IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  odeaweb

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

5Beğeni(ler)
  • 1 Post By Tanem
  • 1 Post By Ayşen.
  • 1 Post By Tanem
  • 1 Post By Ayşen.
  • 1 Post By Ayşen.

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 03 Ekim 2025, 12:15   #1
Çevrimdışı
~ TeFeCi’nin KıZı ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 22. Bölüm: Kan ve Kandırmacanın İzinde




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Zaferin sessizliği kısa sürmüştü. Köyler hâlâ eski huzurunu tam anlamıyla geri kazanamamış, gölgeler ise sessizce yeni hamlelerini hazırlıyordu. Süleyman, Melike, Sabur ve Cabir’in sezgileri köydeki puslu havayı haber veriyordu. Bu kez karşılarında yalnızca bir kabir bekçisi yoktu; insanların zayıflıklarından beslenen bir sahtekar vardı.

O sahtekar, kendisini “imam” olarak tanıtıyor, insanları hem korkutuyor hem de paralarını alarak kara büyüye alet ediyordu. Ancak onun en karanlık sırrı, birkaç ay önce kurban ettiği bir çocuğun kanıyla yaptığı bir büyüydü. Bu büyü, gölgeler arasında yayılan karanlık bir enerjiye dönüşmüş, köyde kaybolmalar ve esrarengiz rüyalar olarak kendini gösteriyordu.

Sabur ve Cabir, sahtekarın yakın çevresini sezgileriyle taradılar. Sabur fısıldadı:
“Bu insanın niyeti yalnızca para değil… Enerji çekiyor. Ve bir çocuğun kanı, bunu inanılmaz güçlendiriyor.”
Cabir ekledi:
“Bence gölge sadece onunla sınırlı değil. Rashim hâlâ gözlemliyor, bu sahtekâr onun da ilgisini çekmiş olabilir.”

Süleyman, Berzah kapısından geçerken mührünün ilk kez böyle yoğun titreştiğini hissetti. Bu, sadece bir insan büyüsünün etkisi değildi; korku ve kanla beslenen bir enerji, mührünü bozacak kadar güçlüydü.

Tam bu sırada, İmam Zahid’in arkadaşı Hâşim ortaya çıktı. Hâşim, yıllardır gizlice sahtekarları takip eden bir alimdi ve Süleyman’a yol gösterecek bilgiyi taşıyordu:
“Bu adam… İnsanları kandırıyor, duaları çarpıtıyor, kendi güç açlığını tatmin ediyor. Ve köyün çocukları onun en büyük hedefi.”

Elif, Süleyman’a yaklaşırken tedirgindi. Rüyalarında gördüğü ışık artık gerçek hayattaydı.
“Sizin mührünüz… benim rüyalarımda sürekli vardı,” dedi. “Ama bu… bu sahtekâr çok güçlü. Gölgeler hep benimle oynuyor.”

Süleyman başını salladı:
“Gölgeler hep var, Elif. Ama biz onları aydınlatacak ışığı da taşıyoruz. Bu adamın gücü, korkusunun yansıması sadece. Onu ortaya çıkaracağız.”

Köyün merkezinde sahte imam, dualarını ve büyülerini yüksek sesle yaparken, etrafındaki insanları korkutuyordu. Süleyman, Melike, Sabur ve Cabir sessizce arka sokaklardan yaklaştı. Sabur, sahtekarın zihnini okudu:
“Onun niyeti yalnızca güç değil, hayvanlar gibi korku yaratmak. Ama enerji akışını kontrol edemiyor; küçük hatalar yapıyor. Biz bunu kullanacağız.”

Süleyman derin bir nefes aldı ve mührünü aktif etti. Mührü, etrafa ışık iplikleri gibi yayıldı; sahtekarın büyüsü titredi ve gözlerinde korku belirdi. Rashim uzaktan izliyordu; hayranlık ve kin bir arada görünüyordu. Sahtekarın dikkatini çekmeden yaklaşmak, onu tam güç kullanmadan yakalamak gerekiyordu.

Sabur ve Cabir, zihinsel güçlerini birleştirip sahtekarın kara büyüsünü geri püskürttü. Hâşim, Süleyman’a el işaretiyle uyarıda bulundu:
“Çocuğun kanından yapılan büyü hâlâ aktif. Onu bozmak için kalbine dokunmalısınız; cesaretiniz bu kez en büyük silahınız.”

Süleyman adım attı, mührünü kalbine doğru yönlendirdi ve sahtekarın büyüsünü çeken ışığı serbest bıraktı. Gölgeler çığlık atarak dağıldı. Sahtekar yere çöktü; güçsüz, korku ve pişmanlık içinde titriyordu.

Elif, bu mücadeleyi izlerken gözyaşlarını tutamadı:
“Bunu… bunu gerçek yapan sizsiniz. Işık, karanlığın önünde ne kadar güçlü olabileceğini gösteriyor.”

Rashim hâlâ uzaktan izliyordu; gözlerinde ilk kez hayranlığın yanında, bir tür içsel sorgulama belirdi. Belki de Süleyman’ın ışığı ona da bir yol gösterebilirdi.

Süleyman, sahtekarı yetkililere teslim etmek üzere köyden uzaklaştırırken Sabur ve Cabir sessiz bir güç olarak onun yanında duruyordu. Hâşim ve İmam Zahid ise köylülerle konuşuyor, onları korumak için uyarılarda bulunuyordu.

Süleyman’ın aklında tek bir düşünce vardı: bu sadece başlangıçtı. Kan ve kandırmacanın karanlık ağı hâlâ daha genişti ve yeni sınavlar çok yakındaydı. Ama artık bir şey kesindi: Süleyman’ın ışığı, karanlığın en derin noktalarına bile ulaşacaktı.

Ve böylece, Kan ve Kandırmacanın İzinde, Süleyman’ın yeni mücadelesi başlamıştı.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 17. Bölüm: Süleyman’a Mahir’in Sessiz Sadakati Tanem Tanem 0 02 Ekim 2025 23:11
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 7. Bölüm: Bağımsız Sınav Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 19:37
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 6. Bölüm: Yeni Yol Arkadaşları Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 19:18
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 3. Bölüm: Kardeşin İzinde Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 18:45
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 2. Bölüm: Çıraklık ve İlk İşaretler Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 18:38

×