|
|
| | #1 | |
| Çevrimdışı ~ TeFeCi’nin KıZı ~ ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 38. Bölüm: Adıyaman’a Genç Kızın Peşinden Gelen Musallat [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Adıyaman’ın dağ rüzgârı sabahın ilk ışıklarıyla titriyordu. Şehrin kenarındaki eski taş ev, ailenin yeni yuvasıydı. Anne, baba, anneanne ve iki kız… Elif on yedi, kardeşi Zeynep on beş yaşındaydı. Ama huzur yoktu. Sessizliğin altında bir uğultu vardı; sanki taşların altından bir şey nefes alıyordu. Çünkü lanet, Elif’in peşinden gelmişti. Üç yıl önce, başka bir şehirde, babası Mehmet bir adamı öldürmüş, cezaevine düşmüştü. Ama suçun bedeli sadece onun cezası değildi: Öldürdüğü adamın ailesi, adalet yerine ölüm büyüsü yaptırmış, küçük bir çocuğu kurban etmişti. Büyü, Elif’in ruhuna üç yıl önce işlenmiş, ama etkisi gözle görünür hâle gelmemişti. Şimdi Adıyaman’a taşınmalarıyla birlikte, musallat kızın peşinden gelmiş, tüm gücünü göstermeye başlamıştı. ⸻ Evde ilk belirtiler ufaktı: geceleri ayak sesleri, rüzgârın içten içe uğultusu, duvarlarda beliren yazılar… Ama birkaç hafta sonra iş ciddileşti. Elif geceleri ağlıyor, duvarlara karanlık sözler yazıyordu: “Kan döküldü… ruh alındı… bedel ödenecek.” Anne, “ergenlik sancısı” sandı. Ama Zeynep’in odasında bir gece tırnak izleri belirdiğinde, artık inkar mümkün değildi. Anneanne, yaşlı olmasına rağmen durumu sezmişti: “Kızın üstünde kara toprak var. Bu ev, bu şehir… hiçbir fark yok. Peşinde bir şey geliyor.” Baba Mehmet, hapisten çıkalı daha birkaç gün olmuştu; kızına baktıkça kendi geçmişiyle yüzleşiyordu: “Benim günahım, şimdi onu bulmuş,” diye düşündü. ⸻ Bir gün çarşıda, kadın iki kadının konuşmasını duydu: “Süleyman diye bir adam varmış… Adıyaman’ın kenarında yaşıyor, insanları musallattan kurtarıyor.” “Yeğenimi de o kurtardı, geceleri dua ediyor, cinleri zincire vuruyor,” dedi diğeri. Aile, çaresizlik içinde Süleyman’ı bulmaya karar verdi. Kapısını çaldıklarında, evin içi nurla doluydu, ama dışarıdaki kasvetle keskin bir kontrast oluşturuyordu. Süleyman onları dinledi; yüzü sakin, gözleri derin bir farkındalık taşıyordu: “Kızınızın bedenine tutunmuş olan, üç yıllık bir ölüm büyüsünün izini taşıyor. Bu, basit bir musallat değil; güçlü, karanlık bir varlık, adı Haris.” Baba başını eğdi: “Kızımın suçu yok. Lütfen yardım edin.” Süleyman başını salladı: “Allah kurtarır. Biz sadece vesileyiz.” Sabur, Süleyman’ın arkasında sessizce belirdi: “Efendim, bu cin sadece Elif’in bedeninde değil, ruhunu da örttü. Çok dikkatli olmalıyız.” Süleyman derin bir nefes aldı: “Bunu burada çözemeyiz. Ormana götüreceğiz. Kızınızı bu gece getirin. Ama bir şartla: ne görürseniz, ne duyarsanız sessiz kalacaksınız. Ağlamayın, bağırmayın, hareket etmeyin. Sadece Allah’a sığının.” Anne endişeyle sordu: “Ya dayanamazsak?” Süleyman soğukkanlılıkla cevap verdi: “O zaman lanet devam eder. Sessiz kalmalısınız.” ⸻ Gece geldiğinde, orman sessiz ve pusluydu. Elif yürümüyor, neredeyse sürükleniyordu. Gözleri simsiyah, dudaklarından nefes yerine bir uğultu çıkıyordu. Müslüman cinler çevreyi sardı, Sabur kılıcını nurla kuşattı. Süleyman dua etmeye başladı: “Ya Rabbi, bu masumu koru. Karanlığı ondan uzaklaştır.” Elif bir çığlık attı; sesi insan sesi değildi: “Beni çağırdılar! Kan istediler! Ben onların emrindeyim!” Toprak titredi, ağaç dalları kırıldı. Haris’in sesi ağaçların arasından yankılandı: “Bir bedel ödenmeden çıkmam! Kurban verildi, şimdi ruh istiyorum!” Süleyman gözlerini göğe çevirdi: “Ya Rabbi, sabır ve izin ver… bu bedeni ve ruhu kurtaracağız.” Elif baygın düştü, dudaklarından siyah bir duman çıktı. Ama bu, Haris’in tamamen çıkmadığını gösteriyordu. Süleyman, Sabur’a döndü: “Bu cinin kökü derin. Onu tamamen yok etmek için hazırlık yapmalıyız. Bu gece bitmeyecek.” Aile, baygın kızlarını alırken sessizce dua etti. Süleyman uzaklaştı, rüzgârla gelen uğultuda fısıldadı: “Günah, bazen en masuma dokunur… ama Allah’ın adaleti gecikmez.” Ve ormanın derinliklerinde, zincirlenemeyen Haris’in uğultusu hâlâ yankılanıyordu. Allah’ım, kudretin sınırsız, ilmin her şeyi kuşatıyor. Eğer sen dersen, olur… Bu masum kızı kurtarmam ve musallatı sonlandırmam için yalnızca Senin kudretine ihtiyacım var. Senin izninle huzuru getirecek olan yalnızca Sensin.
__________________ ''Zamanın Eli Değdi Bize Artık Aynı Değiliz İkimiz de'' Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
| | |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 37. Bölüm: Musallatın Gölgesinde: Aşktan Gelen Lanet | Tanem | Tanem | 0 | 08 Ekim 2025 12:15 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 35. Bölüm: Rüyanın İzinde Gelen – İlmin Emaneti Asaf | Tanem | Tanem | 0 | 06 Ekim 2025 11:10 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman 27. Bölüm – Berrak’ın Işıkla Gelen Büyük Sınavı | Tanem | Tanem | 0 | 04 Ekim 2025 10:17 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 20. Bölüm: Zaferin Ardından Gelen Huzur | Tanem | Tanem | 0 | 02 Ekim 2025 23:54 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 10. Bölüm: Berzah’da Hazırlıklar ve Musallat Çocuk | Tanem | Tanem | 0 | 01 Ekim 2025 20:22 |