![]() |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman: 69. Bölüm - Zuhal Teyze ve Gül’ün Musallatı [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Köyün dar sokaklarından birinde, küçük bir evin önünde yaşlı bir kadın duruyordu. Ayağı topal, bastonuna yaslanmıştı; adı Zuhal’di. Yüzünde hem yorgunluk hem de derin bir endişe vardı. Yanında genç bir kız, yirmili yaşlarında, adı Gül, titreyerek bekliyordu. “Süleyman’a gitmeliyiz,” dedi Zuhal, sesi titrek ama kararlı. “Kızımı… onu geceleri rahatsız ediyorlar. Ben çaresizim.” Komşuların yönlendirmesiyle Süleyman’ın evine geldiler. Süleyman, yanında Asaf ve Melike ile kapıda onları karşıladı. Gözlerindeki ciddiyetle dinledi Zuhal’in anlattıklarını: “Gül, geceleri odasında fısıltılar duyuyor. Uyuyamıyor, ağlıyor… Bir şeyler ona musallat oluyor, ama ne olduğunu anlayamıyoruz.” Süleyman sessizce başını salladı. “Endişelenmeyin, bakacağız,” dedi. “Asaf, Melike, hazır olun.” Gül, titreyerek elini Süleyman’a uzattı. Asaf onun yanında dururken hafifçe dua etmeye başladı; Melike de çevreyi sessiz bir koruma halkasıyla sardı. Süleyman, evin içine adım attığında soğuk bir enerji hissetti; odanın köşelerinden yayılan bir karanlık, Gül’ü sarmıştı. Asaf, gözlerini kapatıp kısa bir süre rüya gibi bir hisle odanın içindeki sembolleri fark etti; kırmızı çizgiler, ışık kırıntıları, bir tür uyarı gibiydi. Hafifçe Süleyman’a fısıldadı: “Üstat… rüyalarımda bu tür işaretler var. Belki bir şeyin habercisi…” Süleyman başını salladı, gözlerinde hem ciddiyet hem de sakinlik vardı: “Endişelenme, Asaf. Her şeyin bir zamanı var. Rüyaların, işaretlerin sana yol gösteriyor olabilir. Şimdi görevimiz bu musallatı sonlandırmak.” Süleyman kısa ve kararlı sözlerle ritüeline başladı. “Bu ev artık senin alanın değil,” dedi. Karanlık figür aniden biçim değiştirip korkunç bir şekle büründü, ama Süleyman’ın kudreti ve Hamza’nın gölgeli varlığıyla çevriliydi. Melike’nin koruyucu halkası ve Asaf’ın dua desteğiyle, musallat yavaşça geri çekildi. Gül artık özgürdü; gözlerinde hem korku hem de minnet vardı. Zuhal, oğul gibi sarıldı Süleyman’a: “Allah sizden razı olsun, evladımı kurtardınız.” O gece köy, uzun bir süre sonra ilk kez sessizlikle uyudu. Gül rahat bir nefes almıştı, Asaf ise rüyalarında hissettiği işaretleri düşündü; ileride belki bir uyarı ya da yol gösterici olabileceklerini sezdi. Süleyman, yanında duran Melike ve Hamza’yı izleyerek, dünyadaki ve Berzah’taki karanlığın her zaman geri çekilmediğini, bazen sadece zamanı geldiğinde çözüleceğini biliyordu. Asaf, sessizce Süleyman’a baktı ve kafasında beliren kırmızı çizgileri düşündü; belki ileride daha büyük bir sınavın habercisiydi. Süleyman hafifçe gülümsedi, “Şimdi huzuru sağladık. Her işin bir zamanı var.” Ve köy, o gece ilk kez uzun bir süre gerçek sessizlik ve güvenle uyudu. Fakat köyün huzurunun aksine, Asaf huzursuz ve endişeliydi; gözlerini kapatıp uykuya dalamıyor, aklında rüyaların anlamı ve ona göstermek istenen işaretleri düşünüp duruyordu. |
| Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:34. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk