IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Tarih (https://www.ircforumlari.net/tarih/)
-   -   Kalemiye Sınıfı (https://www.ircforumlari.net/tarih/408659-kalemiye-sinifi.html)

Kalemzede 04 Eylül 2011 23:03

Kalemiye Sınıfı
 
Osmanlı Devleti’nin gelişmesine paralel olarak yazılı kayıtlara duyulan ihtiyaç neticesinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] resmî olarak teşkilâtlanmış profesyonel kâtiplerden oluşan kalem daireleri kurulmuştur. Bu hizmet kurumlarının başlıcaları Defter-i Hâkâni[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hazine-i Âmire ve Divân-ı Hümâyun kalemleridir.6

Osmanlı memurlarının yetişmesi ve memuriyete intisap
Osmanlı Devleti’nde ‘kalemler’ ismiyle bilinen kurumlar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] aynı zamanda ihtiyacı olan memurları yetiştirmekteydi. Dairelere daha çok memur çocukları 10-12 yaşlarındayken devam etmeye başlar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] çocuklar burada her türlü okuyup yazmayı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] usul ve âdabı öğrenirlerdi. Bu çocuklara daha sonra bugünkü soyadının yerini tutan bir ‘mahlas’ verilir ve bu kişiler mahlaslarıyla çağrılırdı. ‘Şefkatî’[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ‘safvetî’ gibi çeşitleri olan bu mahlasların verilmesi de bir merasime tâbiydi. Bu kalemlere hiçbir şey bilmeden başlayan genç memurlara ‘mülâzım’ veya ‘şakird’ denirdi. Mülâzımlar ev[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] cami veya kalemlerde yetiştiriliyordu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yeterli görülmediği taktirde ayrıca hocalar tayin edilirdi.7

Medrese gibi standart bir mektebi olmayan kitâbet[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] zor bir meslek olarak görüldüğü için kâtiplerin temel eğitimden sonra hususî surette kendilerini yetiştirmeleri gerekirdi. Kâtiplerin öğrenmesi gereken ilim ve fenler; başta sarf[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] nahiv ve lûgat olmak üzere[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] meâni[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] beyan[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bedii[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] şiir[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] inşa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] edebiyat[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kur’ân-ı Kerîm[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hadîs-i şerif; atasözleri (durûb-ı emsal)[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] terimler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tarih[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] coğrafya ve örfî hukuku ihtiva etmekteydi.

Şakirdlikten[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] çıraklığa oradan da kâtiplik kadrosuna 10-15 yıllık uzun bir sürede dâhil olunurdu. Hüküm yazabilmek için kâtiplere kadronun yanı sıra yetki mânâsına gelen ‘icazet’ verilirdi. Resmî yazışmalarda[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yalnız dilin âdâb ve kaidelerine vâkıf olmak yeterli değildi. ‘Usûl-i kalem’ denen birtakım incelikleri bilmek ve bunlara uymak gerekirdi.


Kalemiye kadroları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] aşağıdan yukarıya doğru mülâzım[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] şakird[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kâtip[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] halife[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] serhalife[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] mübeyyiz[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] şerhli; mensup olduğu kalemin özelliğine göre[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ilâmcı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tezkireci[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] rûznâmeci[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kesedar gibi isimler alıyordu. Başarılı olanlar kâtip[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kalem şefliği[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] reisü’l-küttablık[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] nişancılık ve hattâ sadrazamlığa kadar yükselmekteydi. Osmanlılarda bilhassa 17. yüzyıldan sonra kalemden yetişerek sadarete yükselenler bulunmaktaydı. Dirayet sahibi kâtip ve münşilerin bazen padişahlara bile yol gösterdikleri ve onları ikaz ettikleri görülürdü. Nitekim Celalzâde’nin kâtipliği sırasında Yavuz’u zaman zaman ikaz etmesi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Koçi Bey’in 4. Murad ve Sultan İbrahim’e sunduğu risalelerindeki tutumu bunu açıkça ortaya koymaktadır.8

16. yüzyılın ilk yarısında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] medrese eğitimi görmüş[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kadılık kadrosu bulamamış veya merkez bürokrasiye intisabı daha avantajlı görülmüş kadı ve müderris adıyla anılan kâtipler de bulunmaktaydı. Bu kişiler kalem mesleğine yabancı olsalar bile ‘münşîlik’ vasfını hâiz olmaları sebebiyle tercih edilmekteydi.9

Kâtiplik mesleği sadece yazı yazmaktan ibaret değildi. Devlet işlerini kâtiplikteki bürokratlar yürütürdü. Özellikle reisü’l-küttap her konuda sadrazamı bilgilendirirdi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bütün bürokratik faaliyetler onun mesuliyeti altındaydı. Eski ve yeni bütün ahitnâmeler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] elçilerin bütün günlük faaliyetlerinin bilindiği ve bütün sırlarının kaydedildiği yerler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] başta Divân-ı Hümâyûn kalemi olmak üzere bu kalemlerdi. Ketum olmak ve devlet sırlarını ifşa etmemek[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kâtiplerin en önemli özelliklerindendi. Fakat gerileme döneminde kalemlerde gizliliğe riayet edilmediği[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kalem şeflerinin yazdığı bazı lâyihalardan anlaşılmaktadır.

Bir kalem şefinin yazdığı lâyihada[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ecnebilerin ve kim olduğu bilinmeyen kimselerin kalemlere giriş çıkışlarının külliyen yasaklanması ve kaleme giriş çıkışların nizama bağlanması teklif edilmektedir.10 1125/1713 tarihli başka bir lâyihada[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] “meçhulü’l-ahval kimseye[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ecnebiye ve na-ehil olanlara şakirdlik verilmeye” denmektedir.11

Kalemiye mesleğinde hizmet vermiş Celâlzâde de devlette gizliliğin önemine şöyle işaret etmektedir: “Bunların hakikatini vezir-i âzam[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tuğra hizmetine bakan nişancı ve divân kâtibinden başka kimse bilmezdi. Saltanat sırları ve hilâfet işleri son derece korunmuş ve sağlamdı. Toplantılarda esas gâye gizli tutulurdu.” 12


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:56.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk