IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

Fâtih Sultân Mehmed’in İstanbul’u kılıç gücüyle aldığı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] başta Ayasofya’yı camiye çevirme olmak üzere[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hıristiyanlara ait mabedleri yok ettiği[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] şehirde katliam yaptığı ve en önemlisi de İstanbul’u yakıp yıktığı söylenmektedir. Bunlar doğru mudur?

Hemen şunu ifade edelim ki[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu tür iddiaları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bizzat fethe katılan Bizans tarihçileri bile söylemeye cesaret edememiştir. Zira Fâtih Sultân Mehmed[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul’un fethini de ve diğer fetihlerini de[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tamamen İslâm Hukukunun hükümleri çerçevesinde yapmıştır. İslâm Hukukuna göre[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bil-fiil harp halinde bile[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İslâm ordularına düşmanın şahıs ve mallarına karşı bazı fiillerin icrası[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yasaklanmıştır. Ecdâdımızı zaferden zafere koşturan en önemli sebeplerden biri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu esaslara harfiyyen uymalarıdır. Zaten zaferler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu esaslara uymaları ile doğru orantılıdır.

Yasak fiilleri kısaca sayalım: Zulüm ve işkence ile öldürmek; muhârip sınıfına girmeyen kadınları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] küçükleri sahiplerine hizmet için gelmiş köleleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sakat ve müzminleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yaşlıları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hastaları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] akıl hastalarını ve dünyadan el etek çekmiş din adamlarını öldürmek yasaktır. Ancak bunlardan biri bedeni[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] fikri ve malı ile savaşa katılırsa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] öldürülebilirler. İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi (müsle) de yasaktır. Verilen söze veya muâhedeye aykırı hareket yasaktır. Savaş zarureti bulunmadan ziraî mahsuller[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] orman ve ağaçlar yakılmaz. Zina ve gayr-i meşrû münasebetler yasaktır. Rehineler öldürülemez; ölülerin başı ve uzuvları kesilemez ve katliam yapılamaz. Başta baba olmak üzere yakın akraba[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] savaşla ilgisi olmayan esnaf ve tüccarlar öldürülmez. Daha başka yasaklar da bulunmakla beraber[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] biz bu kadarıyla iktifâ ediyoruz.

Bu hükümleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fâtih’in Kazaskeri olan Molla Hüsrev’in kitabından naklediyoruz. Bu hükümleri resmi kanun hükümleri olarak kabul ve tatbik eden bir devlet adamına[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul’u ve içindekileri yaktı yıktı gibi isnâdlarda bulunmak[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sadece delilsiz konuşmanın kötü örneklerini teşkil eder.

Gelelim İstanbul’un fethinin hangi yolla olduğuna ve Ayasofya meselesine;
İslâm devletler hukukunun hükümlerine göre[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sulh yolu ile fethedilen ülkelerde mevcut olan ehl-i kitâba ait ma'bedlere asla dokunulmaz; ancak yenilerinin inşasına da müsaade edilmez. Eskiden beri var olanlar tamir edilebilir. Savaş yoluyla fethedilen topraklarda ise[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] durum tam tersinedir. Yani İslâm hükümdarı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] isterse[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] başka dinlere ait bütün ma'bedleri yok eder ve gayr-i müslimleri de sürgün edebilir. İşte İstanbul[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tamamen savaş yoluyla feth olunmuştur. Ayasofya'nın ve benzeri bazı kiliselerin camiye çevrilişinin meşruiyet sebebi zikredilen hükümdür. Bu hüküm[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul çapında tatbik edilseydi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul'daki bütün kilise ve havraların yıkılması gerekirdi. İstanbul'u Allah'ın yardımı ve kılıcının kuvvetiyle fetheden Fâtih Sultân Mehmed[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ayasofya'yı cami haline getirdikten sonra[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] papaz ve hahamlardan oluşan bir heyeti huzurunda kabul eder.

Papaz ve hahamlar heyeti[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul'u savaşla fethettiğini[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] dilerse İstanbul'da hiçbir kilise ve havra bırakmayacağını bu durumun devletler hukukundan doğan bir hakkı olduğunu Fâtih'e ifade ederler; ancak kendisine[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kendilerine ve ma'bedlerine karşı İstanbul'un sulh yol ile fethetmiş gibi kabul etmesini ve geç de olsa toplu halde huzuruna gelişlerini bu mânâya vesile saymasını ısrarla talep etmişlerdir.

Çevresindeki din âlimlerine danışan Fâtih Sultân Mehmed[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu isteklerini geri çevirmemiş ve camiye çevrilenlerin dışında kalan kilise ve havralara[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hakkı olduğu halde müdahale etmemiştir. Günümüze kadar yaşayan kilise ve havraların gerçek sırrının[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fâtih'in din ve vicdan hürriyeti anlayışı oluğunu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti'nin şanlı Şeyhülislâmı Ebüssuud Efendi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] verdiği bir fetvâda vuzuha kavuşturmaktadır. Bu fetvânın aslı aynen şöyledir:

“Merhûm Sultân Muhammed Hân hazretleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Mahmiye-i İstanbul'u ve etrafındaki karyeleri unveten feth eylemiş midir? El-Cevab: Ma'ruf olan unveten (cebr ile) fetihdir. Amma kenais-i kadime (eski kiliseler) sulhen fethe delâlet eder. 945 tarihinde bu husus teftiş olunmuştur. 130 yaşında bir kimesne ve 110 yaşında bir kimesne bulunup Yehud ve Nasara tâifesi el altından Sultân Muhammed Hân ile ittifak edüb Tekfur'a nusret etmeyecek olub Sultân Muhammed dahi anları seby etmeyüb (esir almayub) halleri üzere mukarrer edecek olub bu vechile feth olundu deyu şahadet edüb bu şahadet ile kenâsi-i kadîme hali üzere kalmıştır. Ketebehu Ebüssuud”.

Bu anlattıklarımızı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tarihçilerin verdiği bilgi de doğrulamaktadır. Fâtih Sultân Mehmed[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 23 Mayıs’da İsfendiyar oğlu Damad Kasım Bey’i elçi olarak Bizans’a göndermiş ve kendisine şu haberleri yollamıştır: İlk umumi hücumda şehir düşecektir. Bu gerçeği tam bir asker olan İmparator da kabul etmelidir. Eğer sulh yolu ile teslim olurlarsa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İslâm Hukukunun kuralları gereği[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] can ve mala aslâ zarar verilmeyeceğini; cebr ile fethedilirse[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem kan döküleceğini ve hem de sorumluluk kabul etmeyeceğini bilmelidir. Maalesef bu habere rağmen sulhu kabul etmeyince cebr ile feth olunmuş ve buna rağmen yine de anlattığımız gibi muamele yapılmıştır. Ayasofya’daki mozaikleri tamamen tahrip etmemesi ve İstanbul surlarını yıkmaması[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fâtih’in bu konudaki tavrını ortaya koymaktadır.

Görülüyor ki[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fâtih Sultân Mehmed'in Sırbistan'da tatbik edeceğini va'd ettiği “Her caminin yanında birer kilise inşasına müsaade” durumu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul'da da tatbik olunmuştur. Fener'de Abdi Subaşı Mahallesindeki Caminin bitişiğinde Rum Patrikhanesi ile kilisenin mevcudiyeti[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti'nin gerçek mânâda din ve vicdan hürriyetini göstermiyor mu? Edirnekapı Caddesinin son kısmında yer alan Mihrimah Sultân Camii'nin hemen karşısında bir Rum kilisesinin inşasına müsaade etmek[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu hürriyetin maddî delillerinden değil midir?

İstanbul’un harap edilmesi iddiası da doğru değildir. Buna ayrıntılı cevap vermek yerine[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İstanbul’un fethini geçen bin yılın en önemli yüz olayı arasında zikreden CNN[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Time ve benzeri kuruluşların yaptıkları tesbitden bir cümle nakledelim: İstanbul[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fâtih tarafından fethedilmeden evvel[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tam bir harâbe ve ölü şehir idi. Fetihden sonra[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem Avrupa’nın ve hem de Müslüman memleketlerin ticâret merkezi ve mamur bir dünya şehri haline geldi. Nitekim Rus tarihçi Ouspensky bile “Türkler 1453’te[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Haçlıların 1204’te yaptıklarından çok daha insanca ve hoşgörüyle davrandılar” diyebilmektedir.[1]