![]() |
Yavuz Sultan Selim ve Kürtler Muhtelif fikir çevrelerinde Yavuz’un Kürtleri katliama tabi tuttuğu ve hatta onlar hakkında ağza alınmayacak ifadelerle dolu olan bir dörtlüğü olduğu ileri sürülmektedir. Bu doğru mudur? Elbetteki bu iddianın tam tersi doğrudur. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Şöyleki[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yavuz olmasaydı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bugün Doğu Anadolu’daki ehl-i sünnet olan Kürtler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şî’a’nın tasallutu altında olurlardı. Osmanlı Devleti'nin Doğu Anadolu ile alakası[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] XV. yüzyıla kadar uzanır. Ancak bölgenin Osmanlı Devleti’ne ilhakı veya daha doğru bir tabirle iltihakı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 1514'de kazanılan Çaldıran Zaferi’nden sonradır. Bilindiği gibi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şah İsmail[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İran'da kısa bir zamanda Safevî Devletini kurmuş ve Doğuda hem Osmanlı Devleti için ve hem de âlem-i İslâm'ın birlik ve beraberliği için[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem siyasî ve hem de dinî açıdan tehlike arz eder hale gelmiştir. Şehzâde Selim[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu iki yönlü tehlikeyi henüz Trabzon Sancakbeyi iken fark etmiş ve babasını İstanbul'da ikaz dahi eylemişti. Fakat[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] II. Bâyezid[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] tedbir alamamanın yanında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şi’îlerin tahrikiyle çıkarılan Şah Kulı isyanını da önleyememişti. Anadolu'yu Şiîleştirme hedefini güden ve her geçen gün bu hedefine daha da yaklaşan Şah İsmail[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir türlü durdurulamıyordu. Nihâyet Yavuz Sultân Selim Padişah olunca[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] şuurlu âlim İbn-i Kemal'in de yerinde ikazlarıyla[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem İslâm birliğini bozan ve hem de Doğudaki Sünnî Kürt ve Türkmen aşiretlerini rahatsız eden Safevî tehlikesini bertaraf etmeye azmetti. Allah'ın yardımıyla 1514 tarihinde kazanılan Çaldıran Zaferi ile[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şah İsmail'in Anadolu üzerindeki siyasî ve dinî emellerine son verildi. Bu mühim zaferin kazanılmasında tamamen Sünnî olan ve gazada Yavuz Selim'in yanında yer alan Sünnî Kürt ve Türkmen aşiret beylerinin de büyük rolü vardı. Anadolu'nun ve hatta Musul ve Kerkük civarının da Osmanlı Devleti’ne katılması gerekiyordu. Bu iş nasıl yapılmalıydı? Kılıçla ve savaş yoluyla bu mümkün değildi. Zira bunlar da hem Müslüman ve hem de ehl-i sünnet vel-cemaat idiler. Bununla beraber[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu bölgenin kendi başına kalması[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem mahallî halkın güvenliği açısından tehlikeli ve hem de Osmanlı Devleti'nin de Müslüman bir ülke olması; İslâm'ın kahramanca müdafaasını yapan böyle bir devlete itaat etmenin siyasî ve hukukî açıdan bir farklılık meydana getirmeyeceği ve hem de İslâm birliğinin teşekkülü gibi gayelerle münferiden hareket edilemeyeceği ortadadır. İşte bu hakikatı idrâk eden Kürt ve Türkmen Beyleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] istimâlet ile yani kendi meyil ve arzuları ile[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti'ne itaat etmenin zaruretini anlamışlardır. Büyük âlim İdris-i Bitlisî tarafından Padişah'a yapılan telkinler neticesinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Doğu ve Güneydoğu bölgesinin tamamı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir iki ay içinde Osmanlı Devleti’ne iltihâk etmişti. Osmanlı Devleti'nin değişmeyen siyâsetinin kaynağı ve dayandığı hukukî temeli[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İslâmiyetin getirdiği hükümlerdi. Osmanlı Devleti[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kur’ân[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sünnet[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] icmâ’ ve kıyas yoluyla vaz’ edilen hukukî hükümler yanında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İslâm hukukunun müsaade ettiği ölçüde her mahallin örf ve âdetlerine de hürmet gösteriyordu. Bu sebeple[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti’ne tâbi’ olan bir Müslüman beylik[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] dâhilde ve hâriçte[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] farklı bir sistemle karşılaşmıyordu. Mesela[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Doğudaki Kürt ve Türkmen Aşiretleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti’ne iltihak etmekle bir şey kaybetmemişlerdi; belki kazanmışlardı. İşte Osmanlıya bağlılığın sırrı burada yatıyordu. Daha önce de izah ettiğimiz gibi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti sahip olduğu topraklar üzerinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ırka ve maddî sömürüye dayanan bir ayırıma gitmiyordu. Zira topraklarının dahilinde bulunan her yer dâr’ül-İslâm sayılıyor ve bütün Müslüman ahali de bu ülkenin aslî vatandaşı kabul ediliyordu. Zaten Osmanlıyı Avrupa'dan ayıran en önemli hususiyet de buydu. Osmanlı topraklarında yaşayan insanların arasında düşünülebilecek en önemli farklılıklar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bazı örf âdetlere münhasırdı. Rengi ve şekli farklı olsa da[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bütün Müslüman Osmanlı ahalisi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yemede[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] içmede ve hatta giymede dahi aynı dinin esaslarına tabi’ oldukları için[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] aralarında ihtilafa vesile olacak ciddî bir şey mevcut değildi. Mesela[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Müslüman Türklerle Kürtler arasında mevcut olan bazı ufak ve önemsiz farklılıklar dışında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] aralarında dinî[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ahlakî[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kültürel ve coğrafî çok büyük azamî müşterekler vardı. Bu sebeple de[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Doğu Anadolu'nun siyasî[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] dinî[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kültürel ve idarî bütünlüğünü bozmak ve parçalamak maksadıyla içerde ve dışarıda yapılan faaliyetlerin[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bölge halkı arasında müessir olması çok zordu. Çaldıran Zaferini takip eden 1516 yılında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yavuz Sultân Selim[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kendisine Doğu Anadolu'nun fethedilmesini tavsiye eden meşhur âlim ve tarihçi İdris-i Bitlisî'ye[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin Osmanlı Devleti'ne ilhâkı için vazife veriyordu. Böylesine ehemmiyetli bir zamanda İslâm birliğinin zaruretine inanan başta Bitlis Hâkimi Şerefüddin Bey[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hizan Meliki Emir Davud[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hısn-ı Keyfâ Emiri Eyyubîlerden II. Halil[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İmâdiye Hâkimi Sultân Hüseyin olmak üzere 25-30 tane Kürt beyi (ümerây-ı ekrâd)[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti'ne itaat arzularını padişaha iletmişlerdi. Şah İsmail'in Diyarbakır muhasarası için gönderdiği orduyu on bin kişilik İdris-i Bitlisî kumandasındaki gönüllü birliklerle hezimete uğratan aynı beyler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu hâdiseden önce Şi’îlerin Diyarbekir'i muhasara altına almaları üzerine[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yavuz Sultân Selim'e tarihçe müsellem olan tarihî arîzayı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yardım talep etmek ve Osmanlı Devleti'ne itaat etmeden huzur bulamayacaklarını ifade etmek gayesiyle göndermişlerdir. “Can ü gönülden İslâm Sultânı’na bî’at eyledik[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İlhâdları zâhir olan Kızılbaşlar’dan teberri eyledik. Kızılbaşların neşrettiği dalalet ve bid’atleri kaldırdık ve ehl-i sünnet mezhebi ve Şafi’î mezhebini icra eyledik. İslâm Sultânı’nın namı ile şeref bulduk ve hutbelerde dört halifenin ismini yâda başladık. Cihada gayret gösterdik ve İslâm Padişahı’nın yollarını bekledik. Bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslâm Sultânı’na muhabbet üzere olduğumuz için[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu inancı saf insanları o zâlimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inâyetleriniz olmazsa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız. Zira Kürtler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ayrı ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar. Sadece Allah'ı bir bilip Muhammed ümmeti olduğumuzda ittifak halindeyiz. Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir. Sünnetullah bizde böyle cârî olmuşdur.” Bu mektûb üzerine Konya Beylerbeyisi Hüsrev Paşa kumandasında ve İdris-i Bitlisî'nin manevî yardımlarıyla toplanan on bin kişilik gönüllüler ordusu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şah İsmail'in Diyarbekir'i muhasara altına alan ordularını tarumâr eylemiştir. XX. asrın İdris-i Bitlisî'si olan Bediüzzaman 1910'larda Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmek isteyen Kürt aşiret reislerine hitaben diyor: “Altı yüz seneden beri tevhid bayrağını umum âleme karşı yücelten ve millî âdetlerini terk ederek ihtiyarlanan bizim şanlı Türk pederlerimize[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kuvvet ve cesaretimizi hediye edelim. Ona bedel[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] onların akıl ve ma’rifetinden istifade edeceğiz ve asaletimizi de göstereceğiz. Elhâsıl[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Türkler bizim aklımız[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] biz onların kuvveti; hep beraber bir iyi insan oluruz. Dik başlılık etmeyeceğiz ve kendi başına hareket yapmayacağız. Bu azmimizle başka milletlere ibret dersi vereceğiz. İyi evlâd böyle olur... İttifakta kuvvet var[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ittihâdda hayat var[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] uhuvvette saadet var[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hükümete itaatte selâmet var. İttihâdın sağlam ipine ve muhabbet şeridine sarılmak zaruridir.” Diyarbekir'in Safevî Devleti'nden alınmasından sonra Kürt Beyleri arasındaki gayretlerini sürdüren büyük âlim İdris-i Bitlisî[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu faaliyetlerinin neticesinde kısa zamanda Doğu ve Güneydoğudaki Kürt ve Türkmen Beylerinin Osmanlı Devleti'ne itaatlerini temin eylemiştir. İdris-i Bitlisî vasıtasıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kısa bir zaman içinde ve hem de yerli beğlerin istek ve arzularıyla Osmanlı Devleti'ne ilhak edildiğinin haberini alan Yavuz Sultân Selim[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu büyük âlimi taltif etmek üzere kendisine bir ferman gönderir. Mektubunun başında Diyarbekir Vilâyeti’nin sulh ile ve istimâlet yolu ile fethine vesile olduğu için İdris-i Bitlisî'ye teşekkür eder. Sonra da manevi takdirleri yanında ona gönderdiği bazı maddî hediyeleri zikreder. Osmanlı Devleti'ne kendi arzularıyla tâbi olan beylerin ve bunlara bağlı olan sancakların mikdarlarını ve tahrîrî bilgileri hazırlamasını emreder. Diyarbekir Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa'ya beyaz hükm-i şerifler gönderdiğini ve Osmanlı Devleti'ne bundan sonra da tâbi olacak olan bey olursa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] gönderilen tuğralı beyaz kâğıtlar kullanılarak onlara berâtlarının yazılmasını emreder. Yani bugünün vilâyetleri ve hatta devletleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kendi arzu ve istekleriyle ve hem de birer mektup ile Osmanlı Devleti'ne bağlanmaktadır. Devlete bağlanan beyler arasında ihtilaf ve ihtilal vuku bulmaması için gereken tedbirlerin alınmasını ve in’âm ve ihsanların da ona göre yapılmasını ister. Mektubun sonuna doğru[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Anadolu'yu Şi’îleştirmek isteyen Şah İsmail'in kendisine elçiler gönderdiğini[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bin bir türlü yağcılıklar yapıp sulh istediğini[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ancak onun sözlerine ve ıslah olduğuna inanılmaması icab ettiğini belirterek gerekli tedbirlerin ihmal edilmemesini emretmektedir. Bu gayretlerin neticesinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yıllar sürecek harplerle elde edilemeyecek zaferlere ulaşıldı. Şark diye adlandırabileceğimiz ve bugün Doğu Anadolu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Güneydoğu Anadolu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Musul ve Kerkük'den itibâren Kuzey Irak ve Haleb'i de içine alan Kuzey Suriye bölgelerinde yaşayan çok sayıda Arap[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Türkmen ve Kürt aşiretleri Osmanlı Devleti'ne iltihâk eylemiştir. Bu iltihâklardan bazılarını beraber görelim: 1) Kürt ve Türkmen beylerinden istimâlet ile kendi meyil ve arzuları ile itaat eden 25'den fazla aşiretten ve reislerinden bazıları şunlardır: Bitlis Hâkimi Emir Şerefüddin; Hizan Meliki Emir Davud; Hısn-ı Keyfâ Emîri Melik Halid; İmadiye Hâkimi Sultân Hüseyin; Cezire Hâkimi Şah Ali Bey; Çemişgezek Hâkimi Melik Halil; Pertek Hâkimi Kasım Bey.... Ayrıca Suran[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Urmiye[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Atak[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Cizre[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Eğil[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Garzan[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Palu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Siirt[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Meyyafarakin[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sason[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sincar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Çermik[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Malatya[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Urfa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Besni[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Harput[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Mardin ve benzeri yerlerdeki aşiretler de arka arkaya Osmanlı Devleti'ne iltihâk etmişlerdir. 2) Kürt ve Türkmen aşiretleri gibi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] güneyde yer alan Arap aşiretleri de yine kendi irâdeleriyle Osmanlı Devleti'ne iltihâk etmişlerdir. Aralarında İbn-i Harkuş[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İbn-i Said[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Benî İbrahim[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Benî Sâyim[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Benî Atâ aşiretleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Safed ve Gazze şeyhleri ile Haleb ileri gelenlerinin bulunduğu seçkin bir temsilciler heyetinin Yavuz'a takdim ettikleri ve aslı Topkapı Sarayı’nda bulunan şu itâ'at mektubu çok manidardır: “Bizler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] canlarımız[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] mallarımız[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] iyâlimiz ve dinimizin emniyeti için size itaati arzuluyoruz. İslâmı tatbik ve adâleti te’sis için sizin hâkimiyetinizi zaruri görüyoruz “.[1] Yavuz Sultân Selim ve Kürtler konusunda ileri sürülen önemli fikirlerden biri de Yavuz Sultan Selim’in Doğuda bağımsız bazı küçük Kürt devletlerine müsaade ettiği ve asırlarca bu devletlerin varlığını sürdürdüğü iddiasıdır. Bu konuyu da önce Osmanlı Devleti’nin Doğuda kurduğu idare tarzı nasıldı onu kısaca açıkladıktan sonra[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu iddiaların doğru olup olmadığına işaret edelim. Esasen bu iddiaların da Osmanlı Devlet teşkilâtını bilmemekten ve konu ile ilgili bazı belgeleri yanlış yorumlamaktan kaynaklandığını hemen burada işaret edelim. Bilindiği gibi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti'nin idarî yapısının temelini kaza[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sancak ve eyâletler teşkil ediyordu. Ancak Osmanlı Devleti[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bugünün Amerika’sı gibi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] mutlak bir merkeziyetçilikten tamamıyla uzak bir anlayışa sahipti ve idaresi altına aldığı bölge ve cemiyetleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] çeşitli özelliklerine göre farklı idare tarzlarına tabi tutuyordu. Yani eyalet ve sancakların İstanbul'a olan bağlarında ayrı ayrı statüler söz konusuydu. İşte Osmanlı Devleti[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Çaldıran Zaferi’nden sonra Doğu Anadolu'da Diyarbekir merkez kabul edilerek Musul[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bitlis[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Mardin ve Harput da dahil olmak üzere bütün Doğu Anadolu'da gayet geniş bir eyâlet meydana getirmişti. Kanunî Süleyman devrinde yeni bir düzenleme yapılarak Van'da ayrı bir eyâlet daha teşkil olundu. Doğu Anadolu'daki sancakları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] idare tarzı açısından[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] her iki eyâlette de[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] üç ana guruba ayırmak mümkündü. Bunları kısaca özetlemekte yarar görüyoruz. Birinci gurup[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] klasik Osmanlı Sancakları şeklindeydi. Yani Osmanlı Devleti'nin diğer bölgelerinde tatbik edilen idare usulü burada da cari idi. Sancakbeyleri doğrudan merkezden tayin olunurlardı ve herhangi bir imtiyaza sahip değillerdi. Bu sancaklar tımar sistemine dahildi. Diyarbekir ve Van eyaletlerindeki bu tür sancaklar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] umumiyetle aşiret yapısı kuvvetli olmayan yerlerde teşkil edilmiştir. Diyarbekir Eyâleti'nde merkez Amid[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Harput[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hasankeyf[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Akçakale[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Sincar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Zaho[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ergani ve Çemişkezek sancakları ile Van Eyaleti’ndeki Erciş ve Adilcevaz sancakları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu tür sancakların başlıca örneklerini teşkil ederdi. İkinci gurup[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yurtluk ve Ocaklık tarzındaki sancaklardır. Fetih esnasında bazı beylere hizmet ve itaatleri karşılığında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] devamlı olarak sancak ve has şeklinde tevcih edilmiştir. Bunlara Ekrâd Sancakları da denir. Hatta Kürdistan Eyâleti sancakları da denmektedir. Bunlar klasik Osmanlı sancaklarından farklıdırlar. Zira sancakların idaresi genellikle bölgeye eskiden beri hâkim ola-gelen nüfuzlu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] eski mahallî beyler ve hânedanlara terk edilmiştir. Hayat boyu sancakbeyi olan bu idareciler vefat ettiğinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yerlerine oğulları veya diğer yakınlarından biri geçmektedir. Devlete ihânet ettikleri takdirde değiştirilebilmektedirler. Seferde Beylerbeyi’nin hizmetine girmekle mükelleftirler ve bu memleketlere merkezden kadı tayin edilir. Arâzîleri tımar nizâmına tabidir. İmtiyazlı sancaklar da diyebileceğimiz bu sancaklardan Diyarbekir Eyaleti’ne bağlı 13 ve Van Eyaletine bağlı olarak da 9 adet mevcut idi. Çermik[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Pertek[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kulp[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Mihrani[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Siirt ve Atak Diyarbekir'e bağlı bu tür sancaklardandırlar. Müküs ve Bargiri de Van'a bağlı bu tür sancaklardandırlar. Üçüncü gurup ise[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hükümet adı verilen sancaklardır. Bunların idâresi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] fetih esnâsında gösterdikleri hizmetlerden dolayı tamamen yerli beylere terkedilmiştir. Sancakbeylerinin tayinine merkezî idare asla karışmaz ve ellerine verilen ahidnâmeler gereğince[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bunlar azl ve nasb edilemezler. Arâzîsinde tımar nizâmı cari değildir. Dahilde tamamen müstakil olan bu bölgeler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hariçte yani askeri ve siyasi alanda bölgedeki Osmanlı beylerbeyine tabidirler. Diyarbekir eyâletinde Hazzo[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Cizre[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Eğil[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Tercil[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Palu ve Genç sancakları; Van Eyaletinde ise[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bitlis[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hizan[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hakkari ve Mahmûdi sancakları bu mahiyette Osmanlı Sancaklarıdır. Yani bunlar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bağımsız birer devlet tarzında değil[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sadece icranın başı olan beyin tayini ile arazinin statüsünün tesbitinde müstakil yetkilerle donatılmışlardır. Zaten toprak itibariyle de[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Diyarbekir veya Van Eyâletinin içine serpiştirilmişlerdir. Kısaca özetlediğimiz bu sistem[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] daha ziyade Doğu Anadolu’da’da uygulana gelmiştir. Sebebi bu bölgede daha önce müstakil veya İran’a bağlı beylerin fetih esnasında Osmanlı Devleti'ne sadakat göstermeleri ve en önemlisi de[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hem itikadî açıdan ve hem de amelî açıdan[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Osmanlı Devleti ile aralarında herhangi bir farkın bulunmamasıdır. Başlangıçta hizmet ve sadakat karşılığı verilen bu sancakların durumu[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] daha sonra ailelerin tasarrufuna bırakılmış ve Tanzîmât dönemine yani 1840'lara kadar bu hal aynen devam etmiştir.[2] |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:41. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk