IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Mayıs 2014, 23:31   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Devlet Hazinesi Ve Bütçeler




Klasik İslam'da bir köylünün gelirinin azamı üçte birinin devlet hazinesi için vergilendirilebileceğine, üçte birinin toprağı ekip biçme faaliyetinin idamesine ve üçte birinin de kendisi ve ailesinin beslenmesine hasredilmesi gerektiğine inanılırdı. Osmanlı devletinin günümüze kadar gelebilmiş olan gelir-gider bilançolarının en eskisi, 1475 yılına aittir. Bu bilançoların asıl amacı, geriye herhangi bir fazla kalıp kalmadığını saptamaktı. Ortada bir fazla varsa, iç hazineye alınırdı. Zira aslında, Osmanlı öncesi Orta Doğu devletlerinde olduğu gibi Osmanlılarda da iki ayrı hazine vardı: doğrudan doğruya hükümdarın kontrolü altında, iç sarayda bulundurulan hazine; bir de, veziriazam ile defterdarın ortak denetimi altında, hükümet dairelerinde (divan'da) bulundurulan cari hazine. Bunların yanısıra, hükümdarın hazinesine herhangi bir fazla aktarıp aktarmadıklarını görmek amacıyla, belirli bazı beyler beylik veya eyaletler için ayrı ayrı bilançolar da çıkarılırdı. Doğulu bir hükümdar için temel sorun, güç ve iktidarın dayanağı olarak elinin altında dolu bir hazinenin varlığıydı. Osmanlı devlet adamları açısından bir "bütçe"nin sağlıklı olması, harcamalar çıktıktan sonra geriye bir fazla kalması, dolayısıyla da sultanın hazinesinden maaş alanların gelirleri konusunda herhangi bir endişeye mahal olmaması demekti.

Sonuçta, her türlü bütçe fazlası, ganimetten sultanın aldığı pay gibi olağanüstü gelirler, hediyeler ve müsadere edilen servetler (muhallefat), saray hazinesine alınırdı. Dolayısıyla da bu hazinede yalnız nakit para değil, mücevherat, kıymetli kumaşlar ve elbiseler, altın ve gümüş kupalar ya da çekmeceler gibi nesneler de bulunurdu. iç hazine ya da saray hazinesi, asıl carı hazine için bir rezerv bankası gibi çalışırdı. Gelir sıkıntısı çekilen dönemlerde sultanın onayıyla iç hazineden veziriâzam'a borç verilir, başvezir de bu borcun ödeneceğini yazılı olarak, kendi imzasıyla üzerine alırdı.

Bu bütçeler ekonominin genel durumunun oldukça güvenilir bir göstergesidir. Venedikli gözlemcilerin tahminlerine göre, 1433 ile 1522 arasında Osmanlı devletinin toplam geliri, şüphesiz timar gelirleri hariç olmak üzere, 3 milyon düka altını civarındaydı. Buna karşılık, Andrea Gritti'nin 1503 yılı için 5 milyon düka altını tahmini, herhalde tımar gelirlerini de kapsıyordu. I. Selim döneminde Küçük Asya'nın doğusu ile Arap diyarlarının da ilhak edilmesinin ardından, merkezi hazine girişinin 4.5 milyon düka altını dolaylarına, 1527-1603 döneminde ise 7 veya 8 milyon düka altını düzeyine çıktığı anlaşılmaktadır. Venediklilerin resmı Osmanlı kaynaklarına ulaşabilmiş olmalarına karşın, tahminlerinde büyük tutarsızlıklar söz konusudur. i. Süleyman'ın saltanat dönemi için öne sürülen 12 ila 15 milyon düka altını gibi yüksek rakamlar, merkezi hazine mevcudunun yanısıra mutlaka timar gelirlerini de kapsıyor olmalıdır. Bu gözlemcilerden Zeno (1524 ve 1530), Barbarigo (1558) ve Donini (1561) gibi bazıları, toplam harcama miktarlarını da verdiklerinden, 1524-61 döneminde Osmanlı bütçelerinin pozitif bir bilanço gösterdiği sonucu çıkmaktadır.

Elimizdeki en erken resmi Osmanlı bilançosu 1527-8 yılına, daha doğrusu 21 Mart 1527 ile 20 Mart 1528 arasına aittir. Bu resmi kaynakta görülen, merkezi hazine için 5 milyon ve (imar gelirleri için de 3.6 milyon düka altını rakamları, İstanbul'da bailo (elçi) olarak görev yapan Venediklilerin verdiği rakamları bir ölçüde tutmakta, en yakın olarak da Trevisano'nun (1554) tahminine oturmaktadır. Başlangıçta, devlete ait vakıf ve mülk gelirlerinin carı devlet bütçesine dahil edilemediğini, oysa köprü, imaret, pazarpanayır, kervansaray ve hastane yapım ve bakım işleri gibi bir yığın kamu hizmetinin düzenli olarak vakıflarca karşılandığını kaydetmeliyiz; devlet arazisinden mülk'e dönüştürülmüş olan topraklara gelince, bunların büyük kısmının, iki başlı mülkiyet sistemi uyarınca, sultanın ordusuna asker beslemekle yükümlü tutulduğunu da unutmamak gerekir.

1566'da cari hazine girişinin 8 milyon altın olduğunu tahmin eden Lybyer, 1913 itibariyle 70 milyon ABD dolarının altında hesapladığı bu rakamın, "bu kadar büyük bir imparatorluk için fazla yüksek bir meblağ olmadığını" söylemektedir. Buna, Lybyer'in merkezi bütçenin muhtemelen iki katı olarak düşündüğü (imar ve vakıf gelirlerini eklediğimizde dahi, Osmanlı devlet gelirleri hayli alçak gözüküyor. Karşılaştırma amacıyla verdiğimiz bu dönemin bazı Avrupa devletlerinin gelirlerini yansıtmaktadır.

Bölgeleri birbiriyle karşılaştırdığımızda en yüksek geliri 198 milyon akçe ile (Dalmaçya ve bazı Yunan iskeleleri hariç, Kırım'daki bazı Kuzey Karadeniz yöreleri dahil olmak üzere, Tuna ve Sava nehirlerinin güneyindeki Bal kan topraklarını kapsayan) Rumeli beylerbeyiliğinin sağladığını görüyoruz. Mısır ile Suriye'nin geliri birlikte hesaplandığında, 187 milyon akçe ile Rumeli'nin hemen arkasından ikinci sırada, Küçük Asya] 52 milyon akçe ile üçüncü sırada gelmektedir. Ancak Arap diyarlarının, gelirlerinin yaklaşık üçte ikisi kadar bir fazla vermesine karşılık, imparatorluğun Rumeli ve Anadolu'da çekirdek bölgelerinin bütçe açığı yüzde 10'u buluyordu

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
Cevapla

Etiketler
bütçeler, devlet, hazinesi, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Montezuma’nın Hazinesi Afrodit Tarih 0 09 Eylül 2013 20:20
Devlet Hazinesi PopSy İslamiyet 0 14 Ağustos 2008 20:16