Çevrimdışı

Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde üç aşağı beş yukarı farklılıklarla da olsa kapitalist ekonomik düzen işliyor.

"Uluslararası sistem" dedikleri de temelinde kapitalizm olan bir ekonomik düzen.

Bu düzen oldukça karmaşık gibi görünür. Fakat temelinde sermaye sahiplerinin olduğu, parayı verenin düdüğü çaldığı, adalet de dahil olmak üzere insanı insan yapan bütün değerlerin paraya göre şekillendiği bir düzen...

Paraya bir alternatif ortaya konulamadığı sürece de bu sistem varlığını sürdürecek.

Kapitalizmin diğer sistemlere galip gelmesinin sebebi özel mülkiyete izin veriyor olması gibi nispeten insan fıtratına daha uygun olmasıdır.

Sistemi kuran ve işleten ABD'dir.

Sistemin yaygınlaşması da demokratik yönetim biçimlerinin ancak kapitalist bir ekonomik düzende işleyebileceği anlayışının bütün dünyaya yerleştirilmesidir.

Bunu da önemli ölçüde Avrupa ülkeleri sağlıyor.

Diğer ülkeler ise demokratik bir yönetime sahip olabilmek için önce bu kapitalist ekonomik tarzı benimsemek zorundalar.

-Ne kadar kapitalist o kadar demokrat...

-Ne kadar serbest piyasa ekonomisi, o kadar ekonomik gelişmişlik...

-Ne kadar gelişmişlik o kadar demokratik düzen...

Böyle bir kısır döngü söz konusu.

Bu düzen diğer ülkelere böyle pazarlanıyor.

ABD ve Avrupa Merkez Bankaları da aldıkları kararlar ile rahatlıkla diğer ülkelerin ekonomilerini kontrol ediyorlar.

ABD Merkez Bankası (FED) 3 yıl içinde 3 trilyon dolar basacağını duyurmuştu. Bunun ABD açısından fazlaca bir maliyeti yok aslında. Matbaayı çalıştırıp her ay 85 milyar dolar basıyorlar, bu da ABD'de ve dünyada üç yılda 3.6 trilyon dolarlık bir para genişlemesi anlamına geliyor. Bu paradan bizim payımıza düşen de oluyor elbette.

Fakat...

Bu paranın bir miktarı diğer ülkelere, mesela Türkiye'ye geliyor. Biz ülkemize para çekmek için faizleri yüksek tutuyoruz. Bu para burada yüksek faizlenip yeniden kendi orijinine dönüyor.

Para geliyor, o paraya hem faiz ödüyoruz hem de o para ile ABD'nin ürettiği teknolojiyi ve diğer ürünleri ithal ediyoruz.

Hem adamların mallarını satın alıyoruz hem kağıdı boyamaktan başka bir karşılığı olmayan ama dünyada rezerv para olduğu için her yerde geçen, herkes tarafından satın alınan doların gücünü sürdürmesini bize düşen kadarıyla sağlıyoruz.

Yani... Böyle bir düzende başarı bu kapitalist çarkı iyi döndürüyor olmakla aynı anlama geliyor!

Büyüklerimizin Twitter geyikleri hakkında…

İstanbul Valisi iyi bir Twitter kullanıcısı. Valimizin Twitter işlerini yürüten donanımlı genç arkadaşlarının var olduğunu biliyorum.

Hatırlarsanız, geçen yılki gezi olaylarındaki Twitter performansından dolayı İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’yu bu sütunda kişisel kanaatlerimle “Türkiye’nin Twitter’ı en rantabl şeklide kullanan bürokratı” seçmiştim.

Sayın valimiz performansını sürdürüyor. Bizim evde bile valimizin üç takipçisi var. Kar yağdığında okulların tatil olup olmadığını valinin Twitter adresinden takip ediyor çocuklarımız.

Vali Mutlu geçenlerde ilginç bir tweet attı ve bir anda alem karıştı. Valimiz yazdı ki:

“Dut ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz.”

Süper bir aforizma bu!

Benim de Twitter tecrübelerime göre, arada bir böyle alakasız, herhangi bir konuyla bağlantılı olmayan fakat gerçekleri ifade eden tweetler atıldığında alem fena ilgi gösteriyor.

Bir defasında “Hatay’ı kendinde arama Hatay güneyde” gibi bir ergen aforizmasını tweet modunda yazmıştım da Twitter’da kıyamet kopmuştu.

Recep İvedik de böyle bir sözle Time’a kapak olmuştu: “Ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış!”

AKP’li Burhan Kuzu da bugünlerde Twitter’da oldukça aktif. Gerçi ben Kuzu’nun yazdığı o sinkaflı tweetleri kendisinin yazmadığı kanaatindeyim. Hatta sanki yazanı da biliyorum.

Ama kim yazarsa yazsın, beyan edilmedikçe Burhan Kuzu’nun hesabından yazılan tweetler Burhan Kuzu’nun tweetleridir!

Burhan Kuzu’ya tweet yazan bazıları soyadından dolayı “Kuzum” diye başlıyorlar cümlelerine. Kuzu dün “BDP'liler ne derse desin, çocuğun dağa çıkma iradesi yoktur; böyle bir serbest iradenin olduğu asla savunulamaz. Daha anlamadınız mı” diye yazmış.

Ona birisi şöyle cevap vermiş: “Kuzum, barış süreci başarılı idiyse niye PKK/BDP/HDP dağa insan kaçırıyor? Bu bulmacayı çöz bakalım…”

Günün tweeti

"Bakara makara"ya montaj raporu verilmiş. Ancak muhabbetin muhatabı bir gazeteci arkadaş o günden bu yana ortalarda yok. O da montaj mı diyor?"

__________________

kar havası gibisin dışarda, içimde elmanın dişlenişi.