IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Mart 2009, 21:36   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İyi - Kötü Karşıtlığı




İyi-Kötü Karşıtlığı

Yazan: Rene Guenon
Kitap: Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar – İnsan Yay.


Yaratmayı Tanrı’nın doğrudan edimi olarak gören ve bu nedenle O’nu iyilik ile kötülüğün sorumlusu olarak kabul etmek zorunda kalanlar için bu ikilem çözümsüzdür.
Ancak, şayet varlıklar Kötülük ile İyilik arasında seçme yapabiliyorlarsa, bu, İyilik ve Kötülük, zaten genel olarak var demektir; ve şayet varlıklar, her zaman İyiliğe yönelirken kimi kez de Kötülüğe yönelebiliyorlarsa bu onların mükemmel olmadığı anlamın gelir: o halde; Tanrı madem mükemmeldir; nasıl olmuş da mükemmel olmayan varlıklar yaratabilmiştir?
Mükemmel olandan mükemmel olmayanın çıkamayacağı açıktır. Zira; bunun mümkün olması için mükemmelin; mükemmel olmayanı ilkesel olarak içermesi gerekir, ki o zaman da mükemmel değildir. Dolayısıyla, mükemmelden mükemmel olmayan (bir şey) çıkamaz; o halde, o ancak “hiç”ten yaratılmış olabilir. Fakat, bir şeyin “hiç”ten gelebileceği ya da, başka bir deyişle, hiçbir ilkesi olmayan bir şeyin var olabileceği nasıl kabul edilebilir?
İlkesi olmayan hiçbir şey var olamaz; ancak bu ilke nedir? Ve, gerçekte, tüm şeylerin yalnızca bir tek ilkesi mi vardır? Evrenin bütünselliğinin, her şeyi içerdiği çok açıktır, zira tüm parçalar “Bütün”de içerilir. Öte yandan, Bütün zorunlu olarak sınırsızdır, zira sınırlı olduğu varsayılırsa bu sınırın ötesinde bulunan (bir şey) “Bütün”de bulunmamış olur, dolayısıyla böyle bir varsayım saçmadır. Sınırı olmayana, Sonsuz denilebilir, ve, her şeyi içerdiğine göre, bu Sonsuz her şeyin ilkesidir. Zaten Sonsuz zorunlu olarak bir tanedir, zira birbiriyle özdeş olmayan iki Sonsuz birbirini olumsuzlar; dolayısıyla, buradan şeylerin tümünün sadece bir tek İlkesi olduğu ve bu İlke’nin de –Sonsuz olan zorunlu olarak Mükemmel olacağından- “Mükemmel” olduğu sonucu çıkar.
Dolayısıyla Mükemmel olan yüce İlke’ dir, ilk Neden’dir; o her şeyi bilkuvve içerir ve her şeyi o yaratmıştır; fakat, madem ki sadece bir İlke vardır; alışılagelmiş olarak Evren’ de var oldukları kabul edilen; Var olan ve Var Olmayan, Ruh ve Madde, iyi ve kötü gibi zıtlıklar ne olacaktır. Yani başta sorduğumuz; mükemmel olan Tanrı nasıl olup da mükemmel olamayan varlıklar yarattı sorusuna geri dönüyoruz. Bu soruyu (şimdi) daha genel bir ifadeyle; “nasıl olmuş da Birlik; İkiliği üretebilmiştir?” şeklinde sorabiliriz.
Bunu anlayabilmek için ilk önce, İkiliği en az özelleşmiş veçhesiyle –yani “Var Olan” ve “Var Olmayan” zıtlığı açısından- haliyle ele almamız gerekiyor. Her ikisi de zorunlu olarak “(tam) Mükemmel”de içerildiklerine göre, öncelikle bu zıtlığın ancak zahiren var olabileceği açıktır. Dolayısıyla, yalnızca ayrımdan söz etmek daha yerinde olur. Fakat bu ayrım nedir? Gerçekte bizden bağımsız olarak (bir) ayrımlanma var mıdır; ya da bu ayrım sadece bizim eşyaya bakış tarzımızın bir sonucu mudur?
Şayet, “Var Olmayan”dan sadece “hiçlik” anlaşılıyorsa onsan söz etmek boşunadır, zira “hiç” olan bir şey hakkında ne söylenebilir. Ancak, “Var Olmayan” var olmak imkânı olarak kavranılırsa; iş tamamen değişir. O zaman Varlık –bu şekilde kavranılan- “Var Olmayan”ın tezahürü olur ve “Var Olmayan”da kuvve halinde içerilir. Bu durumda “Var Olmayan” ile “Var Olan” arasındaki bağıntı tezâhür etmiş olan ile tezâhür etmemiş olan arasında ki bağıntıdır ve tezahür etmemiş olanın –ilkesi olduğu- tezahür etmiş olandan daha yüksek olduğu söylenebilir. Zira, o tüm tezahür etmiş olanı ve ona ilaveten tezahür etmeyeni ve de hiçbir zaman etmemiş ve etmeyecek olanı da, kuvve halinde içerir. Aynı zamanda, burada gerçek bir ayrımdan söz etmenin mümkün olmadığı da görülmektedir, zira tezahür etmiş olan “tezahür etmemiş olan”da ilke olarak içerilir. Ancak, “tezahür etmemiş olan”ı doğrudan kavrayamayız, onu ancak “tezahür etmiş olan” vasıtasıyla kavrayabiliriz. Dolayısıyla, bizim için bu ayrım vardır, fakat sadece bizim için vardır.
“Var Olan” ve “Var Olmayan” şeklindeki ikilik için bu böyle olunca, İkiliğin tüm veçheleri için de bunun haydi haydi böyle olması gerekmektedir. Özellikle modern zamanlarda pek çok felsefi sistemin –sarsılmaz bir temelmişçesine- üzerine bina edilmiş olduğu Ruh ve Madde ayrımının ne denli yanılgısal olduğu daha buradan bile görünmektedir.
Şimdide, yine “İkilik”in özel bir veçhesinden başka bir şey olmayan, İyi ve Kötü ayrımına dönelim. İyi ile Kötü karşılaştırıldıklarında, genel olarak İyi; Mükemmellik ile yada en azından, daha aşağı bir derece olup da Mükemmelliğe yönelik olmak ile bağıntılıdır; Kötü ise mükemmel olmayandan başka bir şey değildir. Fakat, “mükemmel olmayan” Mükemmel’ e nasıl zıt olabilir? Mükemmel’in her şeyin ilkesi olduğunu ve, öte yandan, Mükemmel’in mükemmel olmayanı üretemeyeceğini –dolayısıyla aslında mükemmelin var olmadığını ya da olsa olsa, yalnızca “bütün Mükemmel”in oluşturucu bir ögesi olarak var olabileceğini- gördük. Fakat, böyle olduğuna göre, o, aslında “mükemmel olmayan” olamaz ve bizim “mükemmel olmayan” olarak adlandırdığımız sadece göreliliktir. Böylece bizim yanılgı olarak adlandırdığımız şet sadece nisbi gerçekliktir, zira tüm yanılgılar, “bütünsel Hakikat”te zorunlu olarak içerilirler. Böyle olmazsa bütünsel “Hakikat” –kendisi dışında olan bir şey tarafından sınırlanmış olacağından dolayı- mükemmel olamaz, bu da onun Hakikat olmamasıyla eş anlamlıdır. Dolayısıyla, yanılgılar, ya da daha çok nisbi hakikatler, bütünsel Hakikat’in parçalarıdırlar. Dolayısıyla nisbiliğe yol açan şey parçalanmadır, ve, bu nedenle, nisbilik gerçekten mükemmel olmamanın eş anlamlısı olsaydı, parçalanmanın Kötülüğün nedeni olduğu söylenebilirdi; FAKAT, KÖTÜLÜK ANCAK İYİLİKTEN AYRIMLANDIĞI İÇİN KÖTÜLÜKTÜR.
Şayet Mükemmellik, İyilik olarak adlandırılırsa, nisbi olan hiçbir biçimde İyilikten ayrımlanmaz zira o, “Mükemmel”de ilke olarak içerilir. Dolayısıyla, küllî açıdan, Kötülük yoktur. O’nun varlığı, sadece, tüm şeyleri –onları (Mükemmel’in kendisi olan) ortak İlke’lerinden ayırarak- parça halinde alıp, onlarla, bu ortak İlke’de içerilirlermişçesine bireştirici değil de; analitik açıdan bakıldığında var olacaktır. Mükemmel olmayan böyle (analitik bakışın sonucu olarak) ortaya çıkmıştır. Kötü’nün İyi’den ayrımlanmasıyla –bu ayrımlanmanın sonucu olacaktır ki- ikisi de yaratılmış olmaktadır. Zira, İyi ile Kötü ancak bunlar birbirine zıt olarak kavranıldıklarında gerçektirler ve hiç Kötülük olmazsa, sözcüğün olağan anlamıyla, İyilikten de söz etmeye gerek kalmaz, sadece Mükemmellik söz konusu olur.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
iyi, karsitligi, kotu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sibel'den Orhan Baba'ya Öyle kötü kötü bakma PassioN Haber Arşivi 0 18 Nisan 2012 21:40
Evrim Kuramı Bağlamında Bilim Karşıtlığı Kalemzede Felsefe 0 09 Ekim 2011 21:58
Kurban Karşıtlığı Kalemzede İslamiyet 0 25 Temmuz 2011 16:07
Holllanda'da İslam karşıtlığı devam ediyor.. Lee Haber Arşivi 3 02 Aralık 2007 16:45