IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04 Mayıs 2011, 14:49   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yaşamak ve Çalışmak




Ünlü bir profesör ünlü bir zen ustasını görmeye gider. Usta onu çaya davet eder. Çay seremonisi başlamadan önce profesör sorularını sıralamaya başlar;
"Aydınlanmak nedir? Zen koanları çözümsüz/çelişkili sorulara davetiye çıkararak ne yapmayı umuyorlar? Evren çelişkili midir? Bakın bugün şu noktada şöyle deneyler yapılmış şunlar bulunmuş, buna ne diyorsunuz? Şöyle şöyle felsefeler var, sizinki ne yenilik içeriyor, kendinizi hangisine yakın görüyorsunuz?" Anlatmış da anlatmış.
Bu arada usta da profesörün bardağına çay dolduruyor. Bardak dolmuş ama usta doldurmaya devam etmiş. Sonunda taşmaya başlamış. Profesör sonunda dayanamayıp; "Ne yapıyorsunuz, bardak dolu, görmüyor musunuz? Daha fazla alamaz" demiş.
Bunun üzerine zen ustası da; "Siz de kendinizin ve dünyanızın kavram, fikir ve kuramları ile öyle dolusunuz ki, benim size birşey anlatmam mümkün değil. Önce buna yer açılması gerekli", demiş.
---
Boşluk. Bunun kıymetini rasyonel akla anlatmak zor. Bir evi ev yapan kapısı ve pencereleridir, yani duvarlardaki boşluklar.
Bu başlığı neden açtım. Şu an dünyanın büyük kısmı aslında eskimiş kavram/değer ve sistemlere tutunmakla öylesine meşgul ki, 'yeni' için yer yok.
Bu başlığı genel olarak yaşam, çalışmak, yaşamanın ve toplum içinde olmanın diğer zorluklarına ilişkin olarak açtım. Yaşamak zor zanaat.
---
Bunu düşündüğümde aklıma gelen ilk ve net/somut örnek çalışmak. Düşünün şu an toplumların yüzde kaçı istediği/sevdiği işi yapıyor ve istediği/sevdiği şekilde yapıyor? Bu oran bence çok çok düşük. Ve şunu düşünün, eğer toplumlardaki insanların %90'ından fazlası çok da sevmediği bir işi, çok da sevmediği koşullar altında yapıyorsa, o toplumların sağlıklı/mutlu/doyumlu insanlar yetiştirebilmesi olası mı?
İnsanların çok büyük bir kısmı şu anda haftanın en az 5 günü ve en az 8 saat çalışmak zorundalar. Eve geldiklerinde gün bitmiş, güneş gitmiş oluyor. NE YAŞANDI gün boyunca, elde ne var? Pek fazla birşey değil. Boşa geçmiş bir yaşam.
İnsan ne çalışmak için yaşamalı, ne de yaşamak için çalışmalı bana göre. Sadece çalışmak için çalışmalı, zevk aldığı için çalışmalı. Bu da günde 3 saati, haftada 3-4 günü aşmamalı, aşmasına da gerek yok.
Nasıl gerek yok? Deli gibi çalışıyoruz, yaşamımız çalışmakla geçiyor, ancak karnımızı doyurabiliyoruz, diyorsunuz değil mi? Hayır bunu size eskimiş sistem/düzen dayatıyor. Artık herşeyi kol gücüyle yaptığımız eski çağlarda değiliz. Ki belki o zamanlarda bile bu kadar çalışılmıyordu. Ava çık 3-5 saatte bir hayvan avla, 2 gün ye. Biraz tarla ek, bekle büyüsün, sonra biç. O zaman bile bu kadar çalışmak yoktu belki. Ama şimdi hiç gerek yok. Çünkü çoğu işi makineler yapıyor. Ama insan neden hala değersiz? Çünkü çok var o insanlardan. Nüfus kontrolü olması gerektiği gibi olsa, dünyaya yeni bir birey getirmenin sorumluluğunun farkına gerektiği gibi varabilse insanlar, o zaman insan değerli olacak. Onun, zamanı ve enerjisi de değerli olacak.
Burada sistem derken salt ekonomik sistemden bahsetmiyorum. Bu bence daha derin birşey. Tabii ekonomik sistemlerin etkisi de yok değil. Bir kere en temel noktalarda hatalar var. Sistem, işletmenin amacını 'kar etmek' olarak tanımlarsa ortaya bir sürü sapma ve saçmalık çıkması kaçınılmaz. Oysa işletme denen birimin (ve hatta insanın/bireyin) amacı kar/kazanç elde etmek değil 'fayda/değer üretmek' olmalı. Fayda/değer üreten kar eder zaten. Ama kar, esas amacın bir yan ürünü olmalı, asla esas amaç değil.
İyi kitap yazan yazar zaten çok satar, ama çok satmayı hedefe koyan yazar kimbilir neler yazar bilemiyorum. Esas amacı kar etmek sanan tüm piyasa/ekonomi sonuçta neler üretir, neler yapar;

- Aslında değersiz ürünleri reklamla, söylemle, söylentiyle şişirmek
- Ürünün kalitesini ortaya koyan gerçek değerleri saptırmak, yanlış yorumlamak
- Kaliteden çok satışa, nitelikten çok niceliğe önem verilmesi
- Amaç kar ise, tüketiciyi kandırmak mübahtır, almasaymış
- İnsanlara aslı bozulmuş, şişmanlatan, değersiz gıdalar satmak normaldir
- Böylece insanların bedenlerini bozmak, akıllarını köreltmek (ve böylece daha kötü ürünleri satabilmek) normaldir/iyidir
- İnsanları yüksek işletme karı için acımasızca çalıştırmak/sömürmek normaldir/iyidir. Oysa amaç fayda üretmek olsa idi, bir tarafa fayda üretirken 'o fayda üreten insanların', yani çalışanların da sağlıklarını/yaşamları nı karartmamak gerektiği, dengenin bulunması ve iki taraf için de fayda üretmenin zorunluluğu açık olacaktı.
- Sırf "toplum istiyor" diye giderek daha kalitesizleşen tv programlarından da kurtulurduk. Çünkü bunların rating/kar getiren yanı var ama fayda üreten yanı pek yok (veya hepsi genel olarak insanın ne kadar alçalabileceğini tekrar tekrar gösteriyor. Ama bunu yeterince seyrettik, biliyoruz. Kendimizi biraz daha iyi/yüksek hissetmek için ekranda 'alçalma' görmeye artık ihtiyacımız olmamalı). O zaman basit bir yemek programında veya yarışma programında bile 'sorun yaratan tipler' kontenjanı olmazdı. Böyle tipler özellikle seçilip kavga/karmaşa çıksın diye özel casting'ler yapılmazdı.
- Reklam mantalitesi komple değişirdi; 'göz boyama, ayak üstü adam kerizleme' mantalitesinden; ürünü tanıtma, ürünün gerçek değer ve faydalarını anlatma mantalitesine dönüşürdü.
- Yani herşey, neredeyse herşey değişirdi.

Bu yazılanlara bakıp hemen marksist bir sistemi anlattığım şeklinde yorumlayanlar çıkabilir. Ancak buna da katılmıyorum. Ne kapitalist sisteme, ne de marsist sistem türevlerine katılıyorum. Çünkü birşeyleri yapacağım/düzelteceğim diye sınırlamalar getirmeye de inanmıyorum. Tek ele de inanmıyorum. Emeğin kutsallığına da inanmıyorum. İşte o "emek kutsaldır" diyen ses ile bana "çalış çalış çalış, ömür boyu çalış" diyen ses epey benzer.
Bana göre emek kutsal değil, 'fayda/değer üretmek' kutsal. Peki bu nasıl olacak? Emekle, çalışmakla değil. Boşlukla. Aylaklığa övgüler düzmek istiyorum.
---

Bir zamanlar, yapılan binaların taşlarını insanlar sırtlarında taşıyorlarmış . Sonra aylaklık eden biri kaldıraç sistemlerini bulmuş (bulurken de aylaklık etmiş demiyorum). Bunu bulmak bir aşama. Emeğin kullanımını azaltmış. Zaten amaç emeği kutsamak değil, emeği giderek azaltmak. Minimum emekle/çabayla maksimum fayda/değer üretmek.

Soru şu; Kaldıraçı bulan adam günde 10 saat çalıştırılsaydı, bu işi yapmanın daha kolay bir yolunu bulacak boşluk bulabilir miydi? Yoksa eve gittiğinde yemek yiyip yatağa yığılır kalır mıydı? Evet adam taş taşırsa taş taşımaktan kurtulmak onun için daha mühim olacak. Bunu biraz olsun deneyimlemek onu motive edebilir. Ama bundan sonrasında biraz özgür kalmalı ki, lanet okumak yerine yaratıcılığını ve aklını çalıştırabilsin.
İşte şu an; sistem/bilinçsizlik sizi sürekli mekanik/gereksiz işlerde çalıştırıp duruyor. Bilinçsizlik diyorum, çünkü sistem ve sistemin başında olanlar salt böyle istediği için değil bu durum, aynı zamanda büyük oranda bilinçsizlikten. Çünkü bunun böyle olmasını isteyenler olsa bile, bu kadar büyük bir sistem, yeterince bilinç olsa bu şekilde sürdürülemezdi.
Gerekli olan ne; boşluk. Daha az çalışmak. İddiam o ki; haftada 3-4 gün ve günde en fazla 3 saat çalışarak; şu anki toplam sistemden çok daha verimli, daha çok iş yapan, daha fazla üreten, fayda ve değer katan bir sistem ortaya çıkar. Yeter ki sizi komple saran, kendi içinde sıkı örgülü rasyonel akıldan, size yeni/yaratıcı yöntemler getirecek olan sezgisel akla biraz boşluk/yer açın. O zaman o taşları 'gerçekten de' sırtınızda taşımanız gerekmediğini, kaldıracı bulmanın zamanının geldiğini göreceksiniz.

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
Çalışmak


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kafası çalışmak Amelia Sözlük 0 04 Eylül 2014 17:42
Makette çalışmak. Wind Serbest Kürsü 14 07 Ekim 2012 01:51
Çok çalışmak değil "zeki çalışmak" para ediyor Violent Haber Arşivi 1 12 Nisan 2012 11:44
Google'da çalışmak... Lovestory Google 1 09 Şubat 2012 04:45
Çalışmak ibadettir KarakıZ İslamiyet 0 14 Aralık 2011 20:53