IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19 Ocak 2011, 23:19   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ses Bayrağımız




Kalabalıkları millet konumuna getiren en önemli araç dildir. Dil, insanlar arasında sosyal akrabalık meydana getirir. Millet olma bilinci kazandırır. Duygu ve düşüncelerimizi dil ile anlatır, geçmiş ve gelecek arasındaki iletişim köprüsünü dil ile kurarız. Yüzlerce yıl önce yaşamış atalarımız, düşüncelerini bize dil ile ulaştırmıştır. Biz de düşüncelerimizi yüzyıllar sonrasına dil ile aktarıyoruz. Dil, kültürün taşıyıcısıdır. Dili bozulan bir milletin de birliği bozulur ve o millet tarihten silinir. Ünlü bilge Konfüçyüs’e;” Devleti yönetme yetkisine sahip olsaydınız ilk önce ne yapardınız?” diye sorduklarında verdiği yanıt şöyledir:Kaynakwh webhatti.com: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
“İlk önce dili düzeltirdim. Çünkü bir toplumda dil bozulursa düzen bozulur. Halk, devleti yönetenlerin ve mahkemelerin verdiği kararları anlayamaz, anlayamadığı için de devlete güveni sarsılır, güven sarsılırsa her şey rayından çıkar.”
Dilin önemini Napolyon Bonaparte’ ın şu sözlerinden anlamak mümkündür: “ Fransa’nın sınırları, Fransızcanın konuşulduğu yerlerdir.”
Kuzey Denizinden Çin seddine kadar yolculuk yapan birinin Türkçe bilmesi yeterlidir. Bunu bilen düşmanlar Türkçeye sinsice saldırmakta, onu gençlerimizin gözünden düşürmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Türkçenin bilim dili olamayacağı safsatasına en iyi yanıtı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu yaptığı çalışmalarla vermiştir.
Dilimiz, sahip çıkmamız gereken en önemli varlığımızdır. Tarih boyunca çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalan güzel Türkçemiz bütün bunlara rağmen varlığını korumuş, tüm güzellikleriyle günümüze ulaşmıştır. Türkçe tek sözcük anlamadığı halde dinleyince, ses tonu ve melodisine hayran olan yabancılar, bunu dile getirmekten kendilerini alamamaktadırlar. Çünkü büyük ve küçük ünlü uyumu başka hiçbir dilde yoktur. Bu, sadece dilimize özgü bir özelliktir. Ünlü İngiliz dilbilimci Max Müller, Türkçe hayranlığını şu sözlerle dile getirmektedir:
“İnsan zekâsının büyüklüğünü gözle görmek istiyorsanız Türkçeyi inceleyiniz.”
“Türk Dilini incelerken insan zekâsının dilde başardığı büyük mucizeyi görürüz.”
“Türkçe bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olmayanlar için bile bir zevktir. Türlü dilbilgisi kurallarının belirtilmesindeki ustalık, isim ve fiil çekimi sistemindeki düzenlilik, dilin tüm yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşılabilme yeteneği, insan zekâsının dil aracıyla beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır... Alet olarak, Türk dilindeki duygu ve düşüncenin en ince ayırtlarını belirtebilme, ses ve şekil öğelerini baştan sona dek düzenli ve uygulu olan bir sisteme göre birbirleriyle bağdaştırıp dizileme gücü, insan zekâsının dilde gerçekleşen bir başarısı olarak belirir. Birçok dillerde bu gibi olaylar gözden perdelenmiştir. Onlar çözülmez kayalar gibi karşımızda durur. Ancak dilcinin mikroskobuyla, dil yapısındaki organik öğeler ortaya çıkarılır. Türk dilinde ise, her şey saydamdır, apaçıktır. Dilin iç ve dış yapısı, billur bir arı kovanı yapısını seyrediyormuşuz gibi ortadadır. Türk dili, seçkin bir bilginler kurulunun uzun bir çalışma ve oylaşmasıyla yapılmış sayılabilecek düzgünlüktedir. Ne var ki, hiçbir kurul, Tataristan bozkırlarında kendi kendilerine yaşayan bu insanların, doğuştan edinilen ve yeryüzündeki benzerlerinden hiç aşağı olmayan dil duygusu kuralları ya da içgüdü ile ortaya koydukları bu dil gibi güzel bir dil yaratamazdı.”
Türkçe üzerine pek çok çalışmaları bulunan ve Türkçenin en güzel dilbilgisi kitaplarından birini yazan ünlü Fransız dilcisi Jean Deny (1879–1963) de Türkçe hakkında Max Müller’inkine benzeyen şu sözleri söylemiştir.
“Türkistan bozkırları ortasında kendi başına kalmış insan zekâsının, sadece kendi yaradılışından gelen içgüdülerle yarattığı bu dili, hiçbir bilginler kurulunun yaratması düşünülemez.’
Otuz iki dil bilen Johan Vandewalle, Türkçeye özel sempati duymakta ve bu konuda şöyle demektedir: “Yıllar boyunca Türkçenin kurallar sisteminin işleyişini inceledikçe satranç oyununa olan yakınlığının daha çok farkına varıyorum. Satrançta kurallar mantıklı, basit ve az sayıda. Çok kısa bir zaman içerisinde öğrenilebilir. Temeldeki bu kolaylığa rağmen satranç oynayan kişi hayatı boyunca sıkılmaz. Oynama imkânları sınırsızdır. Dünya şampiyonluğunu kazanmak için olağanüstü yetenek ve beceri lazım. Bütün bu nedenlerle satranç oyununun ideal bir oyun olduğunu söyleyebiliriz. Aynı durumun Türkçe dilbilgisi sisteminde bulunması bence Türk dilinin en büyülü özelliğidir.”
Bu güzelliklere sahip dilimizi saldırılardan koruma fikri ta Ali Şir Nevai’den beri süregelmektedir. XV. yüzyılın ikinci yarısında Ali Şir Nevai Arapça ve Farsçaya, Türkçeden daha çok önem verilmesine tepki göstermiş ve Muhakemet-ül Lügateyn adlı eserini yazmıştır. Ali Şir Nevai bu eserinde Türkçe ile Farsçayı kıyaslayarak Türkçenin Farsçadan daha üstün bir dil olduğunu savunmuş ve şöyle demiştir:Kaynakwh webhatti.com: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
‘Türkün bilgisiz zavallı gençleri güzel sanarak Farsça şiir yazmaya özeniyorlar; bir insan geniş ve iyi düşünse Türkçede böylesine genişlikler, zenginlikler durup dururken bu dilde şiir söylemenin daha yerinde, daha kolay olacağını anlar... Ana dilimin üzerinde düşünmeye koyuldum. Türkçenin derinliklerine dalınca gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bir evren göründü... Bu evrenin aydınlık alanlarında esinimin şahlanan atını koşturdum; sınırsız uzaylarında hayalimin hırçın kuşunu havalandırdım...”
Türkçe üzerinde dolaşan tehlikeyi görenlerden biri de Karaman oğlu Mehmet Bey olmuştur.X111. Yüzyılda bilim dili Arapça, edebiyat dili Farsça olmuş, Türkçe konuşup yazmak ayıp sayılmaya başlanmıştır. Bu duruma dur deme gereği duyan Mehmet Bey, 15 Mayıs 1277’de ünlü fermanını yayınlamıştır:
“Bu günden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil
kullanılmayacaktır.”
Dilin önemini çok iyi bilen Büyük Atatürk, 1932’de Türk Dil Kurumu’nu kurarak, bizzat çalışmalara katılmış, Türkçenin kendi özüne dönmesi için büyük çaba harcamıştır.
“ Türk demek dil demektir. Milliyetin en açık özelliklerinden biri dildir. Türk, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.”
“Türk demek Türkçe demektir. Ne mutlu Türküm diyene.” ve “Türkçe en kolay ve en güzel olacak dildir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.” diyerek tüm gücüyle çalışmış, ölüm döşeğinde bile bilim adamlarına “Arkadaşlar selam, dil çalışmalarını sakın gevşetmeyin.” (6–7 Kasım 1938) diyerek son sözlerini söylemiştir.
Yabancı dil elbette öğrenilmelidir, ancak Türkçe konuşurken yabancı sözcükleri kullanmak dilin bozulmasına sebep olabilir. Buna çok dikkat edilmelidir.
Türk milletinin gururu, günümüzün Einstein’ı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu bu konuda şöyle demektedir: “Konuşurken araya yabancı kelimeler sokuşturmak ayıptır; kimlik, kişilik yoksunluğuna delalet eder. Gönlü temiz olanın dili de temiz olur.”
“Dil, bir milletin anılarının, yani tarihinin, kültür birikiminin ve de ortak hissiyatın depolandığı unsurdur. Dil, gönlü yüzdüren gemidir. Milletin gönlüne ise kültür diyoruz. Dil olmazsa kültür olmaz, kültür olmazsa haysiyet, onur olmaz”. “Türkçe, 10 bin yıllık bir dildir. Dilbilimcileri şaşırtacak keskinlik ve yetenekteki bir dildir. Türkçe, 250 milyon insanın anadilidir.”
“ Türk dilinin yapısı matematiksel özelliklere sahip olduğu için Türklerde matematiğe karşı bir yatkınlık vardır. Türkçe, matematik gibi bir dildir.”
“ Bilime en uygun dil Türkçedir. En elverişsiz dil ise İngilizcedir. İngilizce, pespaye bir dildir. İngilizcede enformasyon ve enformatik diye 2 tane sözcük var, Türkçede ise “bilgi” kökenli 20 sözcük türetebilirsiniz. Çünkü İngilizcede matematiksel yapı yoktur.”
“Kendi dilini bırakıp da, ne dil kuralları, ne bir matematiksel açık seçikliği olan İngilizce gibi geçmişi birkaç yüz senelik, dört – beş dilin kırması (%60 Latince, %20 Fransızca, %10 Almanca) uyduruk bir yabancı dilden eğitimini yapan bir ülke daha yoktur.”. diyerek yabancı dille eğitimi eleştirmekte, üniversitelerde de yabancı dille eğitimin kaldırılması için mücadele etmektedir.
Sinanoğlu, kalkınmak için şu formülü önermektedir: Matematik + Bilim + Gönül = Dünyanın en ileri milleti
Demek ki dilimizi korumak için konuşurken yabancı sözcük katmamalı ve çok kitap okumalıyız. Konuşurken vurgu ve tonlamaya dikkat etmeli, yerel ağızları kullanmamaya çaba göstermeliyiz.Yabancı dil öğrenmeliyiz, ancak bunu yapabilmek için kendi dilimizi çok iyi bilmeliyiz.
Bu konuda da Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu şöyle demektedir: “İki Lisan iki insan eder ama kendi dilini bilmeyen eksi yüz insan eder.”

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bayrağımız, ses


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bayrağımız ! esekherif Merak Ettikleriniz 6 30 Haziran 2014 14:37
'Türk bayrağımız' uyarısı Zen Haber Arşivi 0 29 Nisan 2013 22:33