işte, burada
oturmuş
eski şarkıları dinliyorum
yine,
hüzünleniyorum,
gözyaşlarının bir türlü akmadığı
modası geçmiş
hüzün.
olsun.
biraz daha dinliyorum.
gece kendi içinde
ilerlerken
zihin inanılmaz
miktarlarda
anı
tüketebilir
bir puro daha
yakılırken,
nasıl da cıvık bir duygusallık
eski şarkılar birbirlerini
takip ederken,
anımsanan yüzler,
genç yüzler,
bir elmadan kesilmiş
taze dilimler misali,
ölüler
şimdi,
neredeyse hepsi ölü
şimdi.
sözüm ona
harikulade ve
sözüm ona
cesurlar,
yoklar artık.
burada oturmuş
sağduyumun
melankoliyle
sulanmasına
izin veriyorum,
yaşlı bir
adam,
bir kez daha
anımsıyor,
boş taburelerle dolu
hayali barı tarıyor
bir aşağı bir yukarı,
orada oturup
içtikleri aptallık noktasına
gelinceye kadar
dinleyen
o kırmızı
çılgın gözlü
delikanlıyı düşünüyor şimdi,
anımsıyor,
bir kez daha
dinleyerek,
budalalığın bir kez
daha girmesine
izin vererek.
sonsuza dek
budalayız
hepimiz.
sonsuza dek
aldatılarak.
memnuniyetle.
şimdi.