Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Ağustos 2010, 16:51   #1
Pentagram
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yiğit Bulut \ X partili, Y partili ayrımı kalmadı, tek soru var




Yerleşik düzenin devamından yana mısın, değil misin?

Başbakan Erdoğan ile konuşurken uzun süredir tartışmaya açtığım kavramlarda "Şimdi tam oturdu" dediğim çok nokta oldu... Erdoğan, "Başbakan'dı, AK Parti Lideri'ydi" ama konuşulanlardan da çıkardığım gibi Türk halkı için aslında "tek bir gerçek vardı": Bu ülkenin yıllardır kanını emen yerleşik düzenin devamından yana mısınız, değil misiniz?
Sevgili dostlar, inanın abartmıyorum, yıllardır bu konunun peşindeyim ve 1800'lerin başından bugüne özellikle ekonomik detaylardan yola çıkarak "binlerce" belge inceledim. Ulaştığım sonuç çok açık ve net: 1800'lerin başından itibaren "bu topraklara modernleşme tezleri makyajı altında" hâkim olmaya çalışanlar "modernleşme-irtica-bölünme" gibi makaraları değiştirerek sadece "seçkinlerin her şeye hâkim olduğu" inanılmaz bir yapı kuruyorlar. Sadece Atatürk döneminde "güçlü lider" karşısında geriliyorlar ama "hep oradalar".
Bu gerçekten yola çıkarak Türk halkına aşağıdaki detayları aktarmak ve şu sentezi paylaşmak istiyorum: Bu topraklarda "bağımsızlık savaşı var" ve halk için tek bir gerçek var: "X parti, Y parti değil, düzenin devamından yana olmak ya da olmamak."
İşte "tarihsel detaylar" ve üzerinde düşünülmesi gerekenler...
1- Ekim 1875. Sadrazam Mahmud Nedim Paşa, Osmanlı'nın kurtuluş yolunda en önemli adımı olan "faizde tenzilat" kararını açıkladı. Yabancıların tuzağına düşmüş Osmanlı Devleti, faiz borçlarının beş yıl süreyle ancak yarısını ödeyeceğini ve ödeyemediği kısım için yüzde 5 faizli tahviller vereceğini açıkladı. O yıl bütçe toplamı 25 milyon, iç ve dış faiz ödemesi 30 milyon liraydı... Mart 1876. Osmanlı Devleti, borç ödemelerinin tamamını durdurduğunu açıkladı. "Ödemekle bitmeyen faiz-borç sarmalında" alınmış en doğru karardı... Mayıs 1876. Borç ödememe kararı ilk sonuçlarını vermeye başladı. "Başkaldıran boyunduruk altındaki Osmanlı"ya ilk isyan, kışkırtmalar sonucu Balkanlar'da başladı. Aynı günlerde İstanbul'da medrese öğrencileri ayaklandı ve borç ödememe kararı alan Sadrazam Nedim Paşa azledildi. Ayaklanma, Harbiye öğrencileri arasında da yayıldı, Dolmabahçe Sarayı sarılarak Sultan Abdülaziz tahttan indirildi... Sonuç: 1878-1881 Osmanlı Hazinesi, Düyun-u Umumiye'ye teslim oldu...
2- 1950-1970: Emperyal güçler Türk ekonomisini, hatta Kore Savaşı-NATO üyeliği çizgisinde Türkiye'yi "esir etme" planını harekete geçirdi. 1960 öncesi Rusya kartı ile bu oyuna karşı "hamle yapan" siyasi otorite, Sadrazam Nedim Paşa'nın kaderinden kurtulamadı. "İrtica" diye ayağa fırladık, emperyal güçlerin "kucağına düştük".
3- 1978-1980: Türkiye'de halen süren hâkim politikaların temeli, 1978'in Temmuz ayında, Dünya Bankası'nca hazırlanan raporla atıldı. 1980 darbesiyle rapor sahaya indi. Uygulamaya konulan bu raporla, Türkiye'nin 1978'e kadar başarıyla süren kalkınmacı, bireysel ve küçük ölçekli sermaye birikimlerine dayalı yapısı, büyük ölçekli çokuluslu sermaye ilişkilerinin kontrolünde serbestleşmeyi savunan bir dinamiğe dönüştü. Ekonomide bu yanlış programın izlenmesiyle verilen yüksek faiz, sıcak para girişi gibi ödünler, Türkiye'nin varlıklarının yurtdışına kaçmasına sebep oldu. 1977 yılında düşünülen kalkınma hamlesi böylece engellenmiş ve "Cumhuriyet ile yırtılan borç gömleği" yeniden Türkiye'ye giydirilmiş oldu.
4- 1980-2007:1980'de yok denecek kadar az olan borç stokumuz, her yıl bütçenin yüzde 40-50'sini vermemize rağmen inanılmaz boyutlara vardı. Türkiye, 70 milyonu ile çalışıp 3-5 bin gerçek-tüzel (iç-dış) kişiye gelirinin yüzde 50'sini aktarır hale geldi. 2001 yılında borsa ve kurdaki hareket sonrası, Türkiye IMF tarafından atanan "1978 raporu yazarına" teslim edildi ve dünya üzerinde görülmemiş bir dolar faizini tefecilere aktarmaya başlarken, IMF'ye en borçlu üç ülkeden biri oldu.
5- 2007 sonrası Türkiye "gaflet uykusundan uyandı" ve siyasi otoritenin "makro planı" uygulamaya koymasıyla içeride ve dışarıda "yerleşiklere" karşı savaş başladı.
Sonuç: Bağımsızlık savaşı hâlâ devam ediyor, hâlâ "galibi" belli değil. Türk halkı uyanmalı ve "düşmanın çok güçlü" olduğunu bilerek "kaderini" eline almalı...

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat