Çekil kafesine ey ruh.
Günahlarından yorul.
Hebâ etme gençliğimi,
Solan bedenime sokul.
Bil ki, ellerinde kanlı izler
ve iki eli yakanda masumiyetimin…
Kendimi bildiğim ân kanadı kalbim ilk defa.
O gün bugündür de zamansız yaralar belirir kalbimde, kanar durur.
Türlü merhemler sararım ama geçmez acısı.
Azalsa bile bitmez.
İsterim ki kapansın, kabuk bağlasın ama kader müsade etmez. Kaybeden yüreğimdir, bedenim bilmez.
İsterim ki ruh kafesine çekilsin, nefis günahlarından arınsın.
Hiçbiri beni dinlemez.
Kalbim hissettikçe kanar yaralarım.
Zaman geçer yanımdan, aldırış etmeden. Tutmaz ellerimden kalan masumiyetimin.
Oysa zamanı durdurma ve geriye döndürme şansım olsa,
kalbimin kanadığı ve kendimi ilk hissettiğim zamanın öncesine, içimde ölen çocuğun dünyaya hakim olduğu günlere dönmek isterdim.
Çünkü hep aynı şuursuzlukla yaşamın içinde dolanmak güzeldi.
Hayatı ‘keşke’siz ve doyasıya yaşamak, olanların üzerinden yüzeysel geçmek kolaydı.
Ama şimdi detaylar içinde lezzet ararken acı çekiyorum.
Hayat zaten herşeyin kılıfını güzelliklerle bezemişken, ben bunları görmüyorum.
Sadece derinindekilere sevdalı aklımla tüketiyorum elimdekileri.