Ölülere saygı değmez,
Toprak değer...
Ve Aynı topraga saplanıp kalan ölümün topukları,
Gürültüldür...
Zira ölüm,
Toprak kokan canlı ölüleri sever...
İyot kokusuna tapanlardanız biz,
Rıhtımları bu iyot kokusunu yayan denizlerin,
Yalnızdır...
Gemileri hayat ipi ile bağlı olmasa,
Eminim,
Bizi başka yalnızlıklara götürür sevgilim...
Ölümle oynadığını sanan sen,
Ben ölüyorum senin yaşamak dediğin şekilde,
Ve her aldığımda elime kalemi,
Tek gecelik kirlenmiş biletler kesiyorum ruhuma,
Hem de;
Araf'a !
Kadınım ben !
Ruhu kırılgan kadınlardan değil,
Huzuru kırılgan...
Popüler kültürden şarkılarla dans ederken ucuz ''alet''lere,
Siz bar tuvaletlerinde,sevgili fahişeler;
Ben yazıyorum...
Katliam senfonileri ile aşka dair;
Kendi katlime dair...
Eros oklarını bana mazoşist bir hırsla fırlatıyor;
Seni gösteriyor sonra...
Halbuki bilmiyor;
Benim gözüm,hiç'lik makamında....
Çenesi düşük kadınlardanım;
Anlarsınız...
Bilemezsiniz niye konuşuyorum bu kadar;
Mayın tarlalarında adımlarımı hiza alanlara,
Acıdığım içindir bunlar...
Dışım güzel derler,
Bir kız çocuğu tadında dişlerim...
Tadını,
Aşkla öpüşecek ilk adamın diline sakladığım...
Ama içim ölü,
Hücrelerim ölü,
Savaşım dirilerle,
O yüzdendir;
Kelimelerim ölü...
// üçnokta