Senin adınla başlıyorum şimdi, biraz daha kaybolmaya,
Bismillahirrahmanirrahim..
Dilim silgi tadı...
İçimde bir kağıt, kağıtta bir yazı, yazıda bir yırtık, adımla adının arasında...
İki tırnak " kaldı ellerimde, sekiz gün sonra. Parmağımı kapıya sıkıştırdığımdan beri her gün, ve titreyerek kapatışımdan kapıları, bir tırnağımı düşürdüm.. Sekiz tırnak yerde, " " " " " " " ", kazısın diye, ayak izini. Havalar bir iyi, bir daha iyi..
Ve soğuk, sert. Rüzgar ellerinde büyük taşlarla yüzüme vuruyor, dişlerimde kırılma sesleri.
Ve buz..
Halisssünasyonların bittiği yerdeyim, tırnağımın buzu çizme sesi. Gerçeği görmek, anlamak, bir sigaraya oral *** yapmak kadar tahrik edici, gerçekler çok seksi. Sigara dumanı, gözlerime kaçıyor, gözlerim ölüme değiyor, ölüm değişiyor, ölüm soyunuyor, ölümün dudağına kim yapışıyorsa yaşamak gibi bir fantaziyi yutkunamıyor, ölüm buz gibi. Sonra elinden tutuyor, götürüyor, gittiğin yere kadar. Her adımda biraz daha cesetleşmek de güzel, ayak tırnaklarını da düşürmek, düşmek sonra, su gibi.
Ve düşüş...
O da..
Düşer gibi, havanın ortasına , cemre zannederek kendini...
Üç nokta...
Gidecek misin, soru işareti.
Evet, nokta.
Nereye, üç nokta.
Uzağa, ünlem.
Ne kadar uzağa mesela, virgül.
**
Soru işareti, soru işareti, soru işareti...
Senin adınla kayboldum, uzakta bir yerde,
Elhamdülillah, çok şükür yine de...
Şimdi,
Kalan iki tırnağımla, yazıda bir yırtık, adımla adının arasında...
" Lām , Mīm , Nūn , Hāʾ , Wāw , Yāʾ "
Gökhan İNESİ