هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى Resulüm! Sen, Musa olayını biliyor musun? إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى// اِذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
Bir gün Allah, Tuvâ'nın, kutsal / güzel bir vadisinde Musa'ya seslendi: " Fıravun'a git, çünkü o azdı " dedi. فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَى أَنْ تَزَكَّى // وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
Musa Firavun'a vardı: " kendini temizlemeye ne dersin? // gel seni Rabb'ine götüreyim de, kendine biraz çeki düzen ver! " dedi, فَأَرَاهُ اْلآيَةَ الْكُبْرَى // فَكَذَّبَ وَعَصَى
ona büyük mucizesini gösterdi ise de // Firavun kabul etmedi, karşı geldi. ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى // فَحَشَرَ فَنَادَى
Harekete geçmek üzere gidip // halkını topladı şöyle hitap etti: فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ اْلأَعْلَى
" Sizin en büyük tanrınız benim " dedi. فَأَخَذَهُ اللهُ نَكَالَ اْلآخِرَةِ وَاْلأُولَى
Allah da ona dünya ahiret ibretlik acıyı tattırdı. إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَى
Firavun olayında, içinde Allah korkusu olanlar için gerçekten alınacak dersler vardır… أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ بَنَاهَا
Be adamlar! sizi yaratmak mı daha zor, yoksa Allah'ın yaptığı semayı mı? رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَاوَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
Allah göğün tavanını yükseltip dengelemiş, gecesini karartırken gündüzünü ağartmıştır. وَاْلأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
Daha sonra yeryüzünü ayarlamış, أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا
yerden sular çıkarmış, otlaklar yerleştirmiş, وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا// مَتَاعًا لَكُمْ وَِلأَنْعَامِكُمْ
yeri, dağlarla sağlamlaştırmış, // sizin ve hayvanlarınızın istifadesine sunmuştur… فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
Büyük bir felakete uğradığı zaman, يَوْمَ يَتَذَكَّرُ اْلإِنْسَانُ مَا سَعَى
insanoğlu hemen yaptıklarını hatırlar. وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَى
Cehennem, gözünün önüne gelir. فَأَمَّا مَنْ طَغَى // وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Azıp // dünyaya sımsıkı sarılan mı var? فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
İşte cehennem, tam onlara göre bir yer. وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
Allah huzurunda mahcup olmaktan korkup şeytanî dürtülerine hakim olanlar mı var? فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى
İşte cennet, tam onlara lâyık bir yer… يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
Resulüm! Sana kıyamet ne zaman diyorlar. فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا// إِلَى رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا
Sen onu nereden bileceksin? // bu sorunun muhatabı Allah'tır. إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا
Senin görevin, kıyametten korkanı uyarmaktır. كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلاَّ عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
İnsan, o büyük felaketi gördüğünde dünyada, ikindi ya da kuşluk kadar kaldığını sanacak.