وَمِزَاجُهُ مِنْ تَسْنِيمٍ // عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ
Çünkü bu içecekler, -gözdelerin içtiği- doruk suyukatkılı özel bir karışımdır... إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Vaktiyle inkarcılar, inananlarla alay ederlerdi. وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
İnananlar yanlarından geçerken birbirilerine göz edip gülerlerdi. وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَى أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ
eve vardıklarında zevkten dört köşe olurlardı. وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلاَءِ لَضَالُّون
Onları topluca gördüklerinde: " yahu bunların hepsi şaşkın " derlerdi. وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ
Onların üzerine ne vazife ise! فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
Bugün alay etme sırası inananlarda. عَلَى اْلأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ
İnananlar, koltuklarına kurulup süzülürken: هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
acaba inkarcılar, yaptıklarının cezasını çekiyorlar mı ki diye düşünürler.