Bismillâhirrahmânirrahîm تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ
Yönetimi elinde tutan Allah, tüm iyiliklerin de kaynağıdır. وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
O her şeye kadirdir. َالَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Sizi sınamak, en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek için ölümü ve dirimi yaratan Allah, güç ve hoşgörünün de kaynağıdır. َالَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا
Yedi kat göğü yaratan ve مَا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَانِ مِنْ تَفَاوُتٍ
evrene sevgi ile hakim olan Tanrı'nın işinde, herhangi bir kusur bulamazsın. فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِنْ فُطُورٍ
Şöyle bir bak, var mı bir çatlak? ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ
İstersen bir daha bak. يَنْقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَسِيرٌ
Gözlerin yorgun ve bitkin düşecektir. وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ
Dünya semasını ışıl ışıl kandiller ile süsledik. وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ
Bunları şeytanî güçleri püskürtmek için yaptık. وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ
Bu şeytanlar için alevli silahlar hazırladık; وَلِلَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Gerçek Sahip’lerini inkar edenlere ise yakma cezası ayarladık. Ne berbat bir son. إِذَا أُلْقُوا فِيهَا سَمِعُوا لَهَا شَهِيقًا وَهِيَ تَفُورُ
İnkarcılar cehenneme atılırken onun hırıltılı solumasını işitirler. تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ
Sanki, öfkeden patlayacak gibi olur. كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ
İnkarcılar, bölükler halinde oraya atılırken her defasında سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ
Ambarcılar, kendilerine sorar ve: " size uyarıcı gelmemiş miydi? " derler. قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا
İnkarcılar: " Evet, gelmişti gelmesine de, yalanladık,
وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللهُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلاَّ فِي ضَلاَلٍ كَبِيرٍ Allah, bir şey göndermiş değil, dedik, herhalde siz, bunalımdasınız dedik. وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Vaktiyle kafamızı çalıştırsak da söylenenlere kulak verse idik, şimdi şu çılgın alevcilerinden olmaz idik " derler ve فَاعْتَرَفُوا بِذَنْبِهِمْ فَسُحْقًا ِلأَصْحَابِ السَّعِيرِ
suçlarını kabul ederler. Vah alev kurbanları!… إِنَّ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Görmediği halde Tanrı'dan için için korkanlar ise, hem hoşgörüye hem de büyük bir ödüle sahip olacaklar.