فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ // وَلاَ طَعَامٌ إِلاَّ مِنْ غِسْلِينٍ // لاَ يَأْكُلُهُ إِلاَّ الْخَاطِئُونَ
Artık o gün hiçbir dostu, ona yüz vermez. // yemeği ise pis atık sulardır. // yani yanlış yapanların yiyeceği... فَلاَ أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ // وَمَا لاَ تُبْصِرُونَ
Gördükleriniz // göremedikleriniz aşkına derim ki: إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ // وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلاً مَا تُؤْمِنُونَ
Bu Kuran, değerli bir elçinin sözleridir. // Şair sözü değildir: Siz, imanı ağzınızda geveleyip duruyorsunuz. وَلاَ بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلاً مَا تَذَكَّرُونَ
Hele Kuran, kâhin sözü hiç değildir. İnsan en azından şöyle bir düşünür. تَنْـزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Kuran, evreni yöneten Tanrı'nın indirmesidir. وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ اْلأَقَاوِيلِ
Eğer Muhammed kendi sözlerinden sadece birini, bize yutturmaya kalkışsaydı, َلأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ // ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
tuttuğumuz gibi // hayat damarını koparırdık. فَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
Hiçbiriniz de ona siper olamazdınız… وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّقِينَ
Kuran, sağlamcıların diline tespih olmuştur. وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ
Ama biz, aranızda hâlâ inkarcılar olduğunu biliyoruz. وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ
Kuran, inkarcılar için hep bir özlem olacaktır. وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ
Çünkü Kuran, gözün görüp gönlün çektiği bir gerçektir. فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Bu nedenle sen, ulu Tanrı'nın adını düşürme dilinden.