يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ // وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
O gün yakınlarını uzaktan süzen bir suçlu, bu felaketten kurtulmak için kendi çocuklarını feda edecek, // eşini ve kardeşini de, وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ
hatta kendisini bağrına basan öz ailesini bile, وَمَنْ فِي اْلأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ
hattâ tüm dünyayı verip kurtulmak isteyecek:
كَلاَّ إِنَّهَا لَظَى// نَزَّاعَةً لِلشَّوَى Çünkü böylesi korkunç bir alev görülmemiştir, // deriyi kızartıp hoplatan. تَدْعُوا مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى// وَجَمَعَ فَأَوْعَى
Bu alev gerçeğe sırtını dönüp gideni çekecek, // özellikle de depolayıp tekelcilik yapanı … إِنَّ اْلإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
İnsanoğlu gerçekten çok bencil yaratılmıştır. إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا // وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Bu gibiler, başlarına bir iş geldi mi yaygaracı; // bir mala sahip oldu mu yasakçı oluverirler. إِلاَّ الْمُصَلِّينَ // اَلَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ دَائِمُونَ
Namazlarını hiç aksatmayanlar ise: وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ
kazandıkları her kuruşta belli bir miktarın, لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ/وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
doğrudan istekte bulunanlara, yoksullara, // ahiretin varlığını kabul edenlere; وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
ceza korkusuyla hop oturup hop kalkanlara, إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
- kimse Tanrı'nın cezasından emin olamaz.- وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
avret mahallerine sahip olanlara, إِلاَّ عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ// فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاءَ ذَلِكَ فَأُولاَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
- ki bunlar, sadece kendi eş ve cariyelerinden sakınmayabilirler, çünkü onlar yadırganmaz,// artık fazlasını isteyen, ileri gidiyor demektir.- وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
emanete ve sözlerine sahip olanlara, وَالَّذِينَ هُمْ بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
dürüstçe tanıklık edenlere ve وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ
namazlarına dikkat edenlere ait olduğunu bilirler. أُولاَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَ
Bunlar, cennet bahçelerinde ağırlanacaklar… فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ
Resulüm! şu inkarcıların haline bak. Nasıl da ilgi ile sana doğru koşuyorlar عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
sağdan soldan, birer ikişer. أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Acaba her biri, Naîm cennetine girmeyi mi umuyorlar? كَلاَّ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ
Boşuna. Çünkü biz, onları da, o malum çamurdan yarattık…