Ve yıllar geçiyor. Hürrem’in Kanuni ile olan evliliğinden bir kızı oluyor: “Mihri mah” adı veriliyor. “Ay parçası” anlamına da geliyor
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Mihrimah… Hürrem Sultan
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
gönlünün efendisi
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
gözleri iki çeşme yoluna baş koyduğu efendisi Süleyman ile yaşadığı aşk ile geçen yılları sonucu koskoca cihan hükümdarına “Aşk mektupları” yazdıracak kadar da cilveli işveli bir hatun. Hürrem’in kızı mihrimah 17 yaşına geldiğinde 1537 yılı içinde evlenmek üzere arayışlar başladı. Makam ve mevkii yerinde olan
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
herkesin hayran kaldığı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
kudretli ve de zengin birisi ile evlendirilmesi lazım Mihrimah…Böyle düşünmüştü Hürrem Sultan. Ve de bu iş için Rüstem Paşa’yı uygun bulmuştu. Tanışmalar görüşmeler ve konuşmalardan sonra Mihrimah ile Rüstem’in evliliği “Allahın emri
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
peygamberin de kavli ile” sonuca vardı.
Yalnız halkın dilinde bir söylenti vardı: Rüstem Paşa’nın dürüst birisi olmadığına inananlar
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
onun hasta olduğunu ileri sürüyorlardı. Rüstem Paşa’da Diyarbakır Valisi ve de kumandanı idi. Bu işin aslını öğrenmek üzere Diyarbakır’a müfettişler gitti. Gizlice Rüstem’in yatağı araştırıldı. Yorganında bir “bit lekesi” bulundu. Ve de İstanbul’a “Marazı(hastalığı) yoktur amma yorganında “kehle” (Bit) izleri vardır” sözleri yazıldı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
rapora… Ve sonrasında İstanbul’da görkemli bir tören ile Rüstem Paşa ile Mihrimah Sultan evlendi. Bundan sonrası Rüstem Paşa’nın “Devletlu” olması lazımdı. Öyle de oldu yani “Devlet kadar güçlü”olacaktı. Ama nasıl! 1544 yılında Osmanlı Sadrazamlığı görevinde bulunan Hadım Süleyman Paşa görevinden alındı. O’nun yerine II.Vezir Özdemir Paşa veya III.Vezir Hüsrev Paşa’dan birisinin geçmesi gerekecekti. Bu sırada Hürrem Sultan’ın istekleri/entrikaları gündeme geldi. Her iki vezir Özdemir Paşa ile Hüsrev Paşa laf getirip götürmeler sonucu birbirine düştü. Vezirler arası kavga çatışmaya dönüştü. Ve Hürrem’in isteği ve de Kanuni’nin kabul etmesi üzerine Rüstem Paşa’nın istikbali birdenbire parladı Sadrazam oluverdi. O’nun bu durumuna bakanlar “Kehle-i İkbal” sözünü kullandılar yani “bir bit parçasının istikbalini yücelttiği insan” anlamına geliyordu. Rüstem Paşa
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
resmen Osmanlı Devleti’nin kaderinde söz sahibi olan en yüksek mevkide bir insandı. Ama ipler perde arkasında kayınvalidesi Hürrem Sultan’ın elinde idi. Ve de Hürrem Sultan
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Osmanlı tahtına kendi öz oğlu Selim’in geçmesini arzu ediyordu. Elinde fırsat iken de e Kanuni’nin en büyük oğlu Mustafa’nın başının “yenmesinin” gerektiği görüşündeydi.