halbuki bu anda onu, hayattayken olduğundan; çok daha canlı, teferruatlı olarak görüyordum. aynı tablodaki gibi; biraz mahzun, biraz istiğnalıydı. yüzü daha solgun; gözleri daha siyahtı. alt dudağı bana doğru uzanıyor "ah! raif.." demeye hazırlanıyordu. her zamankinden daha çok yaşıyordu. demek on sene evvel ölmüştü. ben onu beklerken, evimi onu kabule hazırlarken ölmüştü. hiç kimseye bir şey söylemeden, beni imkansızlıklar içinde kıvrandırmamak, beni sıkıntıya sokmamak için, bütün sırrını beraberinde alarak ölmüştü..