[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Velhasıl, bir adam tanıdım.
Aşk değildi; bağlanmak zorundaydım.
Ve öylesine inanmıştım ki ona.
Bazen onu bir peygamber bazen bir aziz zannederdim.
Şimdi ne kadar yanıldığımı görüyorum...
Erkeklerin kadın vücuduna olan anlamsız saplantısı var oluşun ilk saatinden beri sürüyor.
Neyin ne olduğunu gördükçe, midem bulanıyor.
Cidden.
Bu günceyi, umarım ki erkekler okumaz ve düşman edinmem.
Fakat bu bir gerçek!
Herkes aynı değildir, demeyin.
Erkekler kadın konusunda hep aynı tutumu sergiliyorlar.
Ve bu midemdeki yemeklerin birbirine karışmasına sebep oluyor.
Asla, asla ve asla aşık olmayacağım ve evlenmeyeceğim sevgili günlük.
Aşk evlilikten daha kötü olmakla birlikte evlilik aşktan kötü olmak için elinden geleni yapıyor.
Ha bir de...
Hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım.
*Meleğimi özledim hemde çok.
Ankara'da onsuz ne yapacağım şimdi ben. Tatilleri bekleyeceğim.
Yeşil elma oldukça ekşi.
Neden ayakkabının azizliğine uğrayan genç kız ben oldum.
Yol yapmanın sırası mıydı bu şehre?
Teoman müziği bırakacak zamanı buldu ve mutsuzum.
Gece içtiğim bira şişelerini unutmuşum.
Ayağıma dolandı sersem şişeler..
Giden sevgililer dönmeyecekler.
Önce türevini al sıfıra eşitle.
Pisagor kimbilir ne alemde?
Her şey karışık ve herkes saçma.
Ve de her şey saçma.
Bir de ruj aldım, mat.
Kırmızı.
Seni yazdığım sayfaların sonuna imzamı atıyorum.
Özlediğin dudaklarımla.
Ha bir de gözlerim, onlar bozuldu.
Sanırım çok yazmaktan.
Ağlamaktan olacak hali yok ya, komik.
İnsanlığımızı kaybetmemek ümidiyle.
İnsanlar boş ümitlere kapılabilir, doğaldır.
eğlenceli oldu yahu bu iş.
Ve bence sonbahar hiç bitmemeli!