Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31 Ağustos 2011, 21:06   #3
Çevrimdışı
Ecrin
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Diyarbakır hanları




ÇİFTE HAN

Günümüze kadar ulaşmış hanlardan üçüncüsü olan Cifle Han'ın kesin yapım tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Eldeki belgelerden XVI. yüzyıldan kalma ve Osmanlı yapısı olduğu an*laşılmaktadır.

Han, ilk yapımı sırasında çift han olarak düşünülmüş, ancak Cumhuriyet dönemi ile birlikte yol çalışması sırasında ikincisi yıktırılmıştır. Bütünüyle günümü*ze kadar gelebilseydi, Diyarbakır hanları içinde biri birine bitişik çifte han biçimiyle değişik bir uy*gulama örneği teşkil edecekti.

Siyah bazalt taşlan yapılmış olan bu yapı iki katlıdır. Ortada bir avlusu ve avlunun üç tarafın*da basık kemerli revakları bulun*maktadır. Hana giriş kapısının bi*raz ilerisinde soldan bir merdiven üst katla bağlantıyı sağlamakta*dır. Üst kattaki han odalarının önünde de revaklar bulunmakta*dır. Odaların avluya bakan yüzle*rinde, bir kapı ve bir pencere yer almaktadır Hanın giriş katı depo olarak kullanılmakta, üst kat ise hiç kullanılmamaktadır. Girişin karşısında bulunan kolun üst kat*ta revaklı geçişleri yıkıldığından, üst katta bu kola ulaşılamamakta*dır. Bodrumda ahır bölümü bu*lunmakladır. Bu han, Deliller Ha*nı ve Hasan Paşa Hanı'na göre da*ha yalın ele alınmıştır.

Hasan Paşa Hanı'nın avlusunda bulunan, altı sütuna oturmuş kubbeli şadırvan.

Çeşitli medeniyetler zamanında yapılmış han ve kervansaraylar gibi konaklama yapılan, o döne*min şartlarına uygun olarak ker*vanların konaklama yeri olsun di ye yapıldığından günü*müzde bu işlevini kaybet*mişlerdir. Bunun yanı sı*ra, tarihî yapının çevre*sinde oluşan yeni yapı*laşmalar ve meydana ge*len bozulmalarla birlikte, yapının yapılış amacı dı*şındaki bir kullanım, do*ğa şartlan ve yapıların terk edilerek boş bırakıl*ması oldukça süratli bir eskimeye ve yok olmaya neden olmaktadır.

Deliller Hanı (Rüstem Paşa Hanı] otele dönüştü*rülerek tekrar yaşama ka*vuşturulmuş olmasına karşın, Çifte Han ve Ha*san Paşa Hanı yapılış amaçlarının dışında kul*lanılmaktadırlar. Oysa, Suriçi'nin merkezî bir noktasında bulunan bu hanlar oldukça değerli bir yere sahiptir.

KAYNAKLAR


Bey:>anoğlu, Ş., 1937. Başlangıçtan Akkuyııntulara Kadar Anıtları ire Kitabeleri tle Diyarbakır Ta*rihi, Diyarbakır Belediyesi Di*yarbakır'ı Tanıtma Yayınlan: 1, 1. C, Ankara.

Binan, C. Ş., 1990. 13. Yüzyıl Ana*dolu Kervansarayları Koruma Ölçütleri Üierine Bir Araştırma, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İ.T.Ü., İstanbul.

Mâm Ansiklopedisi, 1994. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araşhrma-ları Merkezi Yayını, <î. C, İstan*bul.

Kejartlı, D. T., 1995. Diyarbakır'da Turizm Potansiyeli re Hasan Paşa Hanının Konaklama Amaçlı Kullanımının İrdelen*mesi, yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Y.T.Ü., istanbul.

Sözen, M., 1971. Diyarbakır'da Türk Mimarisi, Diyarbakır'ı Ta-mtma ve Turizm Demeği Yayı*nı: 21, l.bs., Gün Matbaası, İs*tanbul.

Hanlar

Hasan Paşa Hanı:

Diyarbakır'ın en büyük hanlarından olan Hasan Paşa Hanı bazı tamiratlar görmüş olmasına rağmen, bugün de ayaktadır. Diyarbakır valilerinden Hasan Paşa taralından 1572-1575 yılları arasında inşa etti*rilmiş olan bu han, Diyarbakır'ı ziyaret eden sey*yahların da hemen dikkatini çekmiş ve han hakkın*da seyyahlar önemli bilgiler vermişlerdir.

1612 yılında Diyarbakır'ı ziyaret eden Polonyalı Simeon, şehre geldiği zaman indiği Hasan Paşa Hanı'nı,

"... Muazzam kârgir bir bina olan bu hanın 500 beygiri barındırabilecek yer altında iki ahırı, renga*renk demir parmaklıklarla çevrilmiş çok güzel ha*vuzu, üç kat üzerine birçok kârgir odaları vardı..."

diyerek çok güzel bir şekilde tanıtmıştır. Yine daha sonraki tarihlerde Diyarbakır'a gelen Evliya Çelebi [1654-1655), İnciciyan (1804) ve J. S. Buckingam (1815) Hasan Paşa Hanından önemle bahsetmişler*dir". Bunlardan Buckingam'm 1815 yılı için verdiği bilgiler arasında hububat piyasasının burada toplan*dığı hakkındaki kaydı, XIX. yüzyılda da bu hanın büyük bir öneme sahip olduğunu göstermektedir".

Ulu Cami'in doğusunda ve cadde üzerinde olan Hasan Paşa Hanı'nın XIX. yüzyılın ilk yarısında da Diyarbakır'ın en önemli hanlarından birisi olduğu görülmektedir. 3 Ekim 1792 tarihinde Diyarbakır va*lilerinden Abdi Paşa'nın kethüdası Nuh Beğ zimme*tinde olan 54 bin kuruşu ödemediğinden bütün mal*ları bu handa hıfz edilmiştir. 25 Aralık 1802 tarih*li bir fermandan Diyarbakır'da eceliyle vefat eden Di*yarbakır valisi Zühtü İsmail Paşa'nın eşyalarının yine Hasan Paşa Hanı'nda toplandığı anlaşılmaktadır". 5 Ağustos 1843 tarihli bîr arzda da muhtemelen 1833 yılında Diyarbakır'da vuku bulan yangın esnasında Fransız rahiplerinden birinin eşyalarının kurtarılarak burada saklandığı görülmektedir. Bütün bu belge*ler, Hasan Paşa Hanı'nın incelenen dönemdeki öne*mini ortaya koyduğu gibi Diyarbakır'a dışardan gelip bu handa vefat eden tüccarların tereke kayıtları da Hasan Paşa Hanı'nın önemli bir tüccar ham olduğu*nu göstermektedir67.

Temmuz 1724 tarihli bir hüccetten "Şehit Mehmed Paşa evkafından" olduğunu tespit ettiğimiz hanın, XIX. yüzyılda yan hasılatının Rağibiyye Medresesi'ne ait olduğu görülmektedir. Diyarbakır ulemasın*dan Küçük Ahmed ve Hacı Mehmed Ragıb Efendi 1840 tarihli arzlarında, söz konusu hanın yan hası*latının Rağibiyye Medresesi'ne ait olduğunu ancak 1833 yılından beri askere kışla ittihaz edildiğini be*lirterek, 7 senelik icarın yarısı olan 3000 kuruşun ödenmesini ve hanın askerden tahliyesini istemişler*dir. Bununla birlikte 11 Nisan 1842 ve 7 Eylül 1842 tarihli Vilayet Masraf Defteri'nden anlaşıldığı üzere, Hasan Paşa Hanı'ndaki askerler buradan tahli*ye edilmemiş ve ikamet etmeye devam etmişlerdir. Ancak söz konusu defterlerden 6 ay için 400 kuruş olmak üzere hanın icarının ödendiği anlaşılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan