Bilimin felsefenin konusu olması ve hatta bu konunun belirli bir zaman içinde felsefenin bir alt disiplini olması sözkonusudur. Tarihsel bir açıklama olarak bilimin felsefenin içinden doğup geliştiği genel bir şekilde belirtilir. Daha sonra bilimin bir
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] olarak ayrımlanmasından sonra da bilim felsefe ilişkisi süregelmiştir. Bilim felsefesi özellikle bu ayrımın sonrasında felsefenin bilim üzerine düşünmesinin bir sonucu olarak disipliner bir duruma gelmiştir. Bu iki alan her zaman kuramsal olarak birbirine karışma ve karşılıklı etkileşim içinde birbirini etkileme halindedir. Genel bir ayrım varsayılmakta birlikte kuramsal ayrım çizgilerini belirlemek kolay görünmemektedir. Bilim felsefesi, bilimin kendi niteligi ve anlamı üzerine, felsefenin kuramsal çalışmasını dile getirir.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kendi başına kendi anlamını bilemez, böyle bir bilme çabasına yöneldiği anda felsefe alanına girmiş olur. Bu anlamda bilim felsefesi, bilimin yerini anlamını ve kuramsal konumunu belirlemek üzere yürütülen felsefe-içi çalışmaların bütünlüğüdür. Bilimin felsefeden ayrışmasından sonra felsefenin bilim üzerine düşünmesi bilim felsefesinin içeriğini oluşturmaktadır. Özetle, bilim felsefesi, bilimsel düşünce ve yöntemlerin mantıksal ya da kuramsal bir çözümlemesini vermeye çalışır. Örneğin bilim felsefecisi Popper, "
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]" ilkesiyle bilimi doğru bilginin temsilcisi olarak
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ekseninde temellendirmeye çalışırken, bunun tam karşısında Paul Feyerabend'in bilimin hiçbir yöntemsel üstünlüğe sahip olmadığını, bilimsel kuramların geçerliliklerinin tarihsel olarak göreli olduğunu ve bilimin öteki bilgi biçimleri arasında yalnızca bir bilgi biçimi oldugunu söyleyen önermesi bulunmaktadır.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ise, "eş-ölçülmezlik" önermesiyle farklı bilimsel modellerin birbirleriyle kıyaslanamacağını ve herhangi bir kuramın geçerliliğinin belirli bir oydaşmanın ürünü olarak var olduğu öne sürer ve görelikli bir bilim anlayış şekillendirir.