İnsanın bedeni ve zihni faaliyetleriyle bir bütünlük halinde yaşayabileceğinden habersiz olan (yani antik "beden-zihin zıtlığı" doktrinini aynen kabul eden) modern mistikler -sanki bir tanesi olmadan diğeri olabilirmiş gibi- "mülkiyet hakları" karşısına bir "insan hakları" sahte-alternatifini koyarlar.
Maddi nesneler birey insanların zihni ve bedeni gayretiyle üretildiğinden ve bu nesneler insan hayatını sürdürmek için gerekli olduğundan eğer üretici insan gayretinin sonucuna sahip olmazsa hayatına sahip olamaz. Mülkiyet (mal) haklarını yok etmek insanları devletin sahip olduğu mallar haline çevirmektir. Başkalarının ürettiği zenginlikleri "yeniden bölüştürme" "hak"kını isteyen kişi insanları mala çevirme "hak"kını istemektedir.
Sadece bir "hayalet" maddi mülkiyet olmaksızın varolabilir; sadece bir köle gayretinin ürünü üzerinde hakka sahip olmaksızın çalışabilir. "İnsan hakları"nın "mülkiyet hakları"na üstün olduğu doktrini pratikte bir tek korkunç anlama gelebilir: bazı insanlar başkalarının mülkiyetini karşılıksız elde etme hakkına sahiptir. Üretenin üretmeyenden elde edebileceği hiçbir kazanç olmadığından üretenin "mülkiyet hakları"nın olmadığı yerde üretmeyenin "insan hakları" üretmeyenin üretene sahip olması ve onu bir dolap beygiri gibi kullanması demektir. Bunu insani ve haklı görenlerin "insan" ünvanını taşımaya hakkı yoktur.