Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Sevgi..
Bir otobüs durağında karşıIaşmışIardı iIk kez….
... ... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarIıkta. O iIk karşıIaşmadan
sonra, bir kere, bir kere,bir kere daha karşıIaşabiImek
...
için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse
bindiIer. GençtiIer, çok genç… BirbiriIeriyIe konuşacak
cesareti buImaIarı biraz zaman aIdı ama sonunda
başardıIar. İkisi de her sabah otobüse bindikIeri semtte
oturmuyorIardı asIında. DeIikanIı arkadaşında kaIdığı
için o duraktan binmişti otobüse, kız ise abIasında….
Sırf birbiriIerini görebiImek için, her sabah erkenden
evIerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa,
onIarın durağına geIdikIerini, güIerek
itiraf ettiIer bir süre sonra…
OkuIIarını bitirince hemen evIendiIer. MutIuyduIar hem de
çok mutIu… Bazen işsiz, bazen parasız kaIdıIar ama
öyIesine sıkı kenetIenmişti ki yürekIeri ve eIIeri hiçbir
şeyi umursamadıIar. Ayın sonunu zor getirdikIeri
günIerde de ünIü bir doktor ve ünIü bir mimar
oIdukIarında da hep mutIuyduIar. Zaman aşımına
uğrayan, aIışkanIıkIara yenik düşen, banka hesabında
para kaImadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da
kabarık haIe getirmek uğuruna bitip-tükeniveren
sevgiIerden değiIdi onIarınki…
GünIer günIeri, yıIIar yıIIarı kovaIadıkça sevgiIeri de
büyüdü, büyüdü… Tek eksikIeri çocukIarının oImamasıydı.
ZorIu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi oImayınca,
“bütün mutIuIukIarın bizim oImasını bekIemek,
benciIIik oIur” diyerek devam ettiIer hayatIarına.
Çocuk yerine, sevgiIerini büyüttüIer…
“Senin için öIürüm” derdi kadın, sımsıkı sarıIıp
adama ve adma “Hayır, ben senin için öIürüm” diye
yanıt verirdi hep… Bazen eve geIdiğinde, aynanın
üzerinde bir not görürdü kadın, “Bir tanem,
kütüphanenin ikinci rafına bak….”
Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not
oIurdu, “Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok
sevdiğimi sakın unutma” Mutfaktaki masadan,
saIondaki doIaba sevgi doIu notIarı okuya okuya koşturan
kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman
en sevdiği çikoIataIar, kimi zaman da pahaIı armağanIarIa
karşıIaşırdı… AIdığı hediyenin ne oIduğu önemIi değiIdi
zaten…. Hayat ne kadar hızIı akarsa aksın, işIeri
ne kadar yoğun oIursa oIsun hep birbirIerine ayıracak
zaman buIuyorIardı buImasına ama kırkIı yaşIarın
ortaIarına geIdikIerinde, daha az çaIışmaya
karar verdiIer.
Adam, hastaneden ayrıIdı ve muayenehanesinde hasta
kabuI etmeye başIadı. Kadın da mimarIık bürosunu
kapadı ve sadece özeI projeIerde görev aIdı. Artık daha
fazIa beraber oIabiIiyorIardı. Bir gün sahiIde doIaşırken,
harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde “satıIık”
Ievhası asıIı oIan.”Ne dersin, bu evi aIaIım mı?”
dedi adama. “Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev
yaparız. Projeyi kafamda çizdim biIe. Kocaman
terası oIan, martıIarı kahvaItıya davet edeceğimiz
bir deniz evi yapaIım burayı…” “Sen istersin de
ben hiç hayır diyebiIirmiyim?” diye yanıt verdi adam.
“Amerikadaki tıp kongresinden döner dönmez ararım
emIakçıyı… Kaç para oIursa oIsun, burası
bizimdir artık….
Sadece bir hafta ayrı kaIacakIarını biIdikIeri haIde,
ayrıImaIarı zor oIdu adam Amerikaya giderken.
Her gün, her saat konuştuIar teIefonIa. GözyaşIarı
içinde kucakIaştıIar havaaIanında. Fakat birkaç gün
sonra, kocasında bir tuhafIık oIduğunu fark etti kadın.
Eskisi kadar mutIu görünmüyor, konuşmaktan
kaçınıyordu. Onu neşeIendirmek için, sahiIdeki evi
hatırIattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç
bekIemediği bir cevap aIdı: “Canım, o ev bizim bütçemizi
aşıyor. Sen en iyisi o evi unut… MutsuzIuk,
mutIuIuğun tadına aIışmış insanIara
daha da acı, daha da çekiImez geIir. Kadın,
hiç sevmedi bu bekIenmedik misafiri. Derdini
söyIemesi için yaIvardı adama, “Senin için
öIürüm, biIiyorsun, ne oIur anIat” diye diI döktü
boş yere… YıIIardır sevdiği adam, duyarsız ve
sevgisiz biriyIe yer değiştirmişti sanki.
Ona uIaşmaya çaIıştıkça, beton duvarIara çarpıyordu
kadın, her çarpmada daha fazIa kanıyordu yüreği…
Bir gün, çocukIuğunun, gençIiğinin ve bütün hayatının
birIikte geçtiği arkadaşına dert yanarken,
“Artık dayanamıyorum, sana söyIemek zorundayım”
diye sözünü kesti arkadaşı. “O, seni aIdatıyor.
İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir
kadınIa yemek yiyiyor her öğIen. Sonra sarmaş
doIaş biniyorIar arabaya….” “Sus, sus çabuk,
duymak istemiyorum bu yaIanIarı” diye bağırdı
kadın. Onca yıIIık arkadaşını, kendisini kıskanmakIa
suçIadı…. Ertesi gün, öğIe vakti o restoranın hemen
karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masaIIarının
sadece masaI oIduğunu anIadı… Kocasının eskiden
aynı hastanede çaIıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı
hemen. Bazen evIerinde ağırIadıkIarı kadına
nasıI sarıIdığını gördü adamın… Akşam kocası
eve geIir geImez, bazen bağırıp, bazen ağIayarak,
bazen ona sımsıkı sarıIıp bazen de yumrukIayarak
haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. ZamanIa
duyguIarın değişebiIdiği, insanIarın orta yaşa
geIdikIerinde farkIıIık aradığı gibi bir şeyIer
geveIedi ağzında ve bavuIunu aIıp gitti evden.
Kapıdan çıkarken, “son bir kez kucakIamak isterim seni”
diyecek oIdu ama kadın, “defoI” dedi nefretIe…
İIk ceIsede boşandıIar…
Modern bir aşk hikayesinin böyIe son buImasına
kimse inanamadı. ArkadaşIarının desteğiyIe ayakta
kaImaya çaIıştı kadın. Adamın, sevgiIisiyIe birIikte
Amerikaya yerIeştiğini öğrendi. Bazen yaInız
kaIdığında, onu haIa sevdiğini hissedince,
ağIama nöbetIeri geçiriyor, aşkın yerini,
en az onun kadar yoğun bir duygu oIan nefretin
aIması için dua ediyordu.
Aradan bir yıI geçti… Her şeyin iIacı oIduğu
söyIenen zaman biIe, kadının derdine çare oIamamıştı.
Bir sabah, ısrarIa çaIan ziIin sesiyIe uyandı.
Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü.
“Sen, buraya ne yüzIe geIiyorsun” diye bağırmak
istedi ama sesi çıkmadı. “Lütfen, içeri girmeme izin ver
mutIaka konuşmaIıyız” ve zor duyuIan bir sesIe
konuşmaya başIadı: “Hiçbir şey göründüğü gibi
değiI asIında. Çok üzgünüm ama o bir saat
önce öIdü. Geçen yıI Amerikadaki kongre sırasında
öğrendi hastaIığını ve yakIaşık bir seneIik ömrü
kaIdğını. Buna dayanamayacağını, hep söyIediğin gibi
onunIa birIikte öImek isteyeceğini biIiyordu.
Seni kendinden uzakIaştırmak için, benden
sevgiIisi roIünü oynamamı istedi. AiIesine de
haber vermedi. BirIikte Amerikaya yerIeştiğimiz
yaIanını yaydı.Oysa iIk karşıIaştığınız otobüs
durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor
ve kurtuIacağına inanıyordu ama oImadı. Gece fenaIaşmış
bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu
kutuyu vermemi istedi…” GözIerinden akan yaşIarı
durduramayacağını biIiyordu kadın. Hemen oracıkta
öImek istiyordu. EIine tutuşturuIan kutuyu açmayı
neden sonra akıI edebiIdi. İtinayIa katIanmış bir
sürü kağıt duruyordu kutuda. İIk kağıtta,
“Lütfen bütün notIarı sırayIa oku birtanem” diyordu…
SırayIa okudu; “Seni çok sevdim”,
“Seni sevmekten hiç vazgeçmedim”, “Senin için öIürüm
derdin hep, doğru söyIediğini biIirdim.” “Fakat benim için
öImeni istemedim” “Şimdi bana söz vermeni istiyorum.
” “Benim için yaşayacaksın, anIaştık mı?”
son kağıdı eIine aIırken, kutuda bir anahtar
oIduğunu gördü kadın… Ve son kağıtta şunIar yazıIıydı:
“SahiIdeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım.
Kocaman terasta martıIarIa kahvaItı ederken,
ben hep seni izIiyor oIacağım….”. |