Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Kasım 2011, 19:45   #2
Çevrimdışı
Ecrin
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Abraham Geiger




Geiger’e göre Yahudi tarihinin gelişimi dört bölüme ayrılmıştır. İlk Vahiy( Tecelli) çağında, Yahudilik kavramı temelde ahlaki ve manevi olarak algılanmış ve sürekli bir gelişim sürecinde olacağı öngörülmüştür. İkinci çağda- gelenek çağında- Tevrat sürekli yeniden yorumlanmıştır ve bu sayede Yahudilik’in sürekli geçerli ve güncel olması sağlanmıştır. Üçüncü dönem olan yasallaştırma çağında, Babil Talmudu, Yahudiliğin dayanak noktası olmuştur. Dördüncü dönem olan “eleştirel çalışma çağı”, geçmişten kesin hatlarla ayrılır. Bu dönemde yasal mirasın kısıtlamalar, eleştirel düşünce ve tarihi araştırmalarla aşılır. Bu dördüncü dönemde halaha ( Yahudi yasası) bağlayıcı olarak kabul edilmese de, bu, Yahudiliğin kökenlerinden koptuğu anlamına gelmez. Tam tersine, tarih çalışmaları geleneği yeniden canlandırabilir. Yahudi geçmişin elimine edilmesi gereken yönlerine, çeşitli kısıtlamaların yol açtığı normal olamayan ortaçağ biçimleri olarak bakılmalıdır. Bunlar gerçekte inancın özüne ait değildirler.

Yahudi tarihini bu şekilde yorumlarken Geiger, Hıristiyanlığın Yahudi arkaplanını anlamakla da ilgilenmiş ve bu şekilde on sekizinci yüzyıl İncil çalışmalarındaki Yahudi karşıtı söylemlerle mücadeleye girişmiştir. Geiger’in görüşüne göre, ‘İsa Farisi bir Yahudidir. O zamanının umutlarını paylaşan ve bu umutların kendisi tarafından yerine getirileceğine inanan biridir. Ne yeni bir düşünüce ortaya koymuş ne de ulusçuluğun sınırlarını yıkmıştır.” (Geiger, 1910,118). Geiger’e göre, İsa, birinci yüzyıl Filistinin’deki dini ortama uyuyordu. Kendini maşiah olarak gördüyse de , hayatı ve düşünceleri Yahudiliğe uygundu.

“İsa’nın derin bir içgörüye sahip olduğunu inkar edemeyiz ama kesin sonuçlar verebilecek kadar kararlı bir duruş da görülmez... Varolan yolları terk etmeyi gerektirecek yeni düşüncelere veya reformlara rastlanmaz. Belki, olan suiistimaller Farisilerden daha çok karşı çıkmıştır ama bütünde bakılacak olursa , Farisilerin biçiminde dile getirilmiştir ( Geiger, 1875, Vol. II, 113).

Geiger’in görüşüne göre, İsa,yaşadığı dönemde yeni bir dünya tarihinin başladığına ve takipçilerinin bu yeni çağı beklediğine inanmıştır. Paul hakkında da Geiger, onun derin bir şekilde Helen Yahudiliğinden ve Philo’nun logos kavramından etkilendiğini ve öğretisinde Paul’un, İsa’nın içinde olduğuna inanılan orijinal mesihi Tanrı ile insanlar arasında bir aracıya dönüştürdüğünü öne sürer. İsa’nın, Erken Hıristiyanlık gibi Sedusiler’den etkilendiğini söyler. Geiger’ın tahminine göre, Yahudi-Hıristiyan düşüncesi zaman içinde fikirlerini tanrı tanımaz insanlara yaymaya başlamıştır. Bu gelişimin ilk aşaması temelde Yahudi’dir. Daha sonra düşünde gitgide Yahudilikten kopmuştur. Geiger’e göre, Hıristiyanlık, Yahudilikten Paul tarafından tamamen ayrılmıştır. Bu ayrım Yeruşalayim’deki tapınağın yıkılması ve Bar Kohba isyanıyla daha da güçlenmiştir.

Yahudi Teolojisine Giriş adlı çalışmasında Geiger, Hıristiyanlığın medeniyeti nasıl etkilediğini araştırır. Hıristiyan geleneğinin , insan doğası ile mücadele içinde olduğunu ve tüm insanlığı birleştirmeye çalıştığını savunur. Ancak böyle bir güç, Hıristiyan olmayanları Hıristiyanlaştırmak istemesinde aynı zamanda büyük bir zayıflık yaratır. Hıristiyanlık antik dünyanın medeniyetlerini yok etmiştir. Ayrıca Kilise etkisini devam ettirmek için çok çaba sarf etmiş ve bu amaçla insan mantığını sürekli bastırmaya çalışmıştır. Diğer Yanda yahudilik, bu tip kaygılara hiç kapılmamıştır ve bu yönüyle daha yüksek bir inançtır:

“Yahudilik, kendi kendine yeter, kendi kaynaklarından gelişmiştir ve belli bir dönemin etkisinden , kendi özünden hiçbir şeyi terk etmeyerek sıyrılabilir. Diğer yandan Hıristiyanlık belli bir dönemdeki Yahudilik anlayışı üstüne kurulur ve tarihsel akışta her zaman o belli dönemde olanlara tutunmak zorundadır. ( Jacob, 1974,47).

Geiger, Yahudiliğin geçerliliğinin tarihi bir kişiliğe bağlı olmadığına ve hiçbir zaman dünyevi hayatı aşağı görmediğine dikkat çeker. Yahudilik, özgür sorgulamayı engelleyen katı dogmalar içermez. Bu nedenle Geiger, Yahudiliğin modern çağlar için ideal din olduğunu savunur. Bu çerçevede, emansipasyon süreci, çok önemlidir, çünkü Yahudilik gerçek doğasını ancak bilimse bir çağda keşfedebilir. Tarihsel bilgi, gelenekte neyin kalıcı ve vazgeçilmez olduğun belirlemek için bir temel oluşturur

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan