Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Sıcacık yatağı bırakmak zor geliyor. Bırakmak genel anlamda zordur aslında, bazıları için. Her gün biraz daha soğuyor hava, yataktan çıkmak daha da güçleşiyor, nefes almakta öyle. Belki müzik dinleyerek geçirilebilir tüm gün, kitap okunabilir ama gözlerin yorulma ihtimalini göz önünde bulundurursak, tüm gün kendimize zarar vermiş oluruz. Müzik kulağa zarar mıdır ki? Garip bir hafta geçirdim, yeni bir haftaya girmenin heyecanını yaşıyorum.
Sinirlerime hakim olamadığımı bir kez daha anlamış oldum, ev bakıyordum kendime. Ayrı eve çıkma fikri gerçekten çok iyi bir düşünce gibi geliyordu, kafamın estiğini yaptım. Sonra durup düşünüyorsun, nasıl yapacaksın?
Belki yalnız olmak iyi gelecekti, olamaz mı? Olmaz, sen yapamazsın, beceremezsin, aç kalırsın sen. Doğruydu aslında, yapamazdım ama yapmayı isterdim. Eski başlığım seni anıyorum şimdi '' her neyse ''
Bazen yıllardır dinlediğim bir şarkıya takıyorum kafayı, feci şekilde.
Closer, sensin o adamım, taktım kafayı şu sıralar.
Dinlemekten bıkmıyorum, rahatlatıyor beni, nedensiz. Bir sürü şey düşünüyorum, bir sürü de şey yaşıyorum, sonra bir anda hepsi anlamsızlaşıyor. '' Aradığımı buldum '' cümlesini kullanacağım günü bekliyorum -ki beklemekten nefret ederim ben-
- Bazen böyle oluyor işte. ( Nasıl? )
- Nefret ettiklerin hep yanındadır, bırakmazlar seni. ( Kaç! )
Olmaz, yapamazsın ki her yerdedirler. ( Nefret etme o zaman? )
- Haksızlık yapamam kendime.
I'll never leave you...
Just need to get closer, closer,
Lean on me now.
En klişe sözdür, seni asla terk etmeyeceğim.
Bazen derken bile gitmiş olursun, güvenmekten bahsetmek bile istemem.
Fazla bahsedilince, utanıyor.
..
Herkeste bir telaş, yeni yıla girecekmişiz.
Girelim, daha öncede girdik çok kez, neden bu kadar abartılıyor.
Her yıl, sağlık, mutluluk, sevgi ve aşk istemekten bıkmayacağız.
Yıllardır sağlığımız yerinde, bu sevindirici haber.
Diğerleri konusunda pek bir şey söyleyemem, daha benim yılıma gelmedik.
2012 dedikte, film aklıma geldi.
Ne uzun filmdi o, sinemada kilitlenmiştim resmen oturmaktan.
- Kopacak mı? diyorlar.
Kopsun inceldiği yerden!
Bazen minicik bir el dokunur, yarım yamalak çıkan dişleriyle
kocaman gülümser.
Minik gözleri çoğu şeyden habersiz, parlar.
Konuşamaz ama annesi anlar onu, annelik buna deniyor demek ki.
Miniciktim, gülümsüyordum anneme.
Şimdi ne diye bu kadar bağırıyorum ve kızıyorum ona?
Her şeye rağmen, bir tek o yok mu?
Pınar reklamı geldi aklıma. - Bir tek annem olsun bana bir şey olmaz -
Daha iyi açıklanamazdı.
Ve geçen gün annemle, yeni doğan kuzenim için hediye bakıyorduk.
O mağazaya girer girmez büyülendim, bebeklerin kıyafetlerini gördükçe içim içime sığmadı.
Hepsi çok şekerdi, yüzümü güldürdü.
Neyse bunu neden paylaştıysam ehe.( daha yakın ) olacak derken, daha uzak olma ihtimalini düşünememiştim. her geçen gün biraz daha uzak. ihtimal olmaktan çıktı. Buse ehe, yedik kafayı şarkımızla.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |