Dokunmak İstermisin Gözyaşlarıma
İçimde anlamsız bir huzur var bu gece
Nefretime doğacağım
Biliyorum gülümseyeceksin geçerken bir ceset;
Gözlerinin önünde gömecekler
Ben yanacağım
Biliyorum
Gel etme, dur gitme
Dinle acısını yüreğimin...
Dokunmak ister misin gözyaşlarıma? Bilsen ne kadar yanıyor canım, diner mi içindeki nefret. Evet ağlıyorum, ağlamaktan nefret eden ben ağlıyorum, biliyorum sende ağladın, yandın, kanadın acıdı yüreğin. Bil ki gülümsemedim; belki ağlamadım ama yandım acıdı bir yanım yüreğimde anlamsız bir kuytu acıdı hep. Adını bilmediğim masallarım oldu hayallerim belki düşlerim evet düşlerim her gece dalga sesleri okşarken yüreğimi; yanımda olduğunu dokunduğumu yanağına, tenindeki sıcaklığı hissettiğimi.
Gel etme, dur gitme; dinle yangınını yüreğimin. Kara yazılan esmer geceler gibi aklımda çaresizliğim ki çaresizim hala ağlıyorum bu gece . Biter mi? sence bu yangın. Bilsen ne kadar acıyorum, acıyorum kendime hayat denen bu anlamsız oyunda neden oynadığımı bilmiyorum. Gel etme, gitme dokun yarama, kanadığımı hisset yüreğin değsin düşlerime. Kurgulamak; seni kurgulamak olmasa bu gece intihar korkusu saracak bedenimi. Gel etme dinle çaresizliğimi.
Sevmek içinde ben özne olmadığım kısacık bir cümle hatrımda. Biliyorum oysa sev demek kadar güzeldi seni sevebilmek.
İhtimalin evvelinde bir acizlikti aslında sevmeyi düşlemek, düşlemeden sevmek gerekirdi. Kurgusuz, sorgusuz, sualsiz, beklentisiz; acıtmadan, kanatmadan, yanmadan, yakmadan öylesine sevmeliydi. Sigaranı yakmak kadar kolay olmalıydı, gözlerine bakmak kadar güzel, seni düşünmek kadar sen olmak kadar uzun olmalıydı bakışlarım .
-“Seveceksin, öyle seveceksin ki; sustuğunda düşlerin birden belirecek sevdiceğin. Gözlerini kapadığında dokunacak tenine, seveceksin, sevmelisin; doğacaksa --- aşklar bu gece doğacak yoksa ebediyen olmayacak karanlık sevmeler diyecek kadar seveceksin . Bileceksin kaç masal anlatsa da gece, üzerine katran karası umutlarını ekse de senli zamanlar üstüne, bir fahişe değse bile tenine sen tertemiz kalabilecek kadar sevmelisin.
Sevmelisin, seveceksin aşka aşık bir sevda masalına inanacaksın oysa bileceksin her biri düş kurgulu bir yaşam öyküsü ama sen inanmalısın sevmelisin geceyi bile sevmelisin sabahın hatrına . benim hatrıma sevmelisin beni değilse bile kendini, yüreğine emanet ettiğim aşkın hatrına sevmelisin.” - Der dururum; yapayalnız karanlık odamda yankılanır sözlerim sen duymazsın bilirim; bilirim bir başka baharın çiçeği olmuşsun, hissederim kanar bana dair bir yanın keşke gözlerine bakabilsem tutabilsem ellerini.
Kanıyorum bu gece
İçimde düşlediğim masallar yok artık
Büyüttüğüm bir umudum yok
Yandığımı hissediyorum
Eriyorum usul usul
Sevmediğim yanlarıma lanetler okuyorum
Sevmediğin yanlarımı bile seviyorum.
Sana ait nefretler olduğundan.
Kanıyorum bu gece
İçimde suskun ayazlar can çekişiyor
Kan damlıyor toprağa
Islak çimenlere basarak yürüyorum
Susuyorum aydınlığına gecenin
Bir sevda masalı daha uyduruyorum
Sonra inanıyorum ne garip
Aşk içimde ölüyor yavaş yavaş
Ruhumdan çekiyorlar canımı
Sana ait yanlarımı vuruyor göğsüme
Nefesim daralıyor
İçime çekmek istedikçe seni
Yanıyor yüreğim
Canım yanıyor
Kanıyorum bu gece
Gel etme dur dinle yangınımı
Aşka hasret toprağına göm beni
Önce dağla bedenimi
Yansın sana ait olmayan bu beden
Kanasın ruhum
Çekilsin tırnaklarımın arasından canım
Alsınlar kuytuna atsınlar
Girdabında boğsunlar aşkın
Tüm sevenler
Aşka inananlar
Taşlasınlar
Binlerce atlı ezsin geçsin yüreğimden
Mısralarıma kan bulansın
Umutlarımı gömsünler benimle
Sâlâmı versin cellatlar; bir sabahın selamında
Yaksınlar ibrahimi yakmayan ateşte
Sonra çarmıha gersinler ruhumu
Yanayım aşka bakarak
Gözlerinde demlensin; yüreğinin sisinde bu yürek
İçinde küçücük bir sevda yeşersin
Bakarsın göğsünün altında
Küçücük bir yumru olmam artık
Yutkunamadığın bir acı kalmam boğazında
Belki diner öfken
Acırsın aşkıma
Bakarsın yeniden severek gözlerime
Son nefesim sen olurken…
Gel etme
Dur gitme…
Alıntı