11 Ocak 2012, 01:17
|
#109 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
.. Şanssız ve karlı bir Ankara gününü devireli 1 saat oluyor, birazda geçmiş. 10 Ocak 2012, belki de hayatım boyunca bir daha bu kadar şanssız olamam. Ne kadar aksilik varsa beni buldu, günün sonu getirebilmem mucizeydi bana göre. Öyle oturup saatlerce yazabilecek şeylerim yok elimde. İşin aslı elimde de bir şey yok. Belki hiç olmadı, belki kayıp gitti, belki ben bir Cuma günü bıraktım onu en işlek camii avlusuna. Birileri bulmuştur, bakmıştır. Bir not aramıştır, bir iz.. Belki hala bıraktığım yerdedir, hiç sesini çıkarmadan bekliyordur. Belki de bunların hiçbiri yaşanmamıştır, uyduruyorumdur. -ki zaten en doğrusu bu oldu, uyduruyorum- Şimdi şöyle bir düşündüm de, Sonbahar bitmiş. Neyse o zaman, Ümit Yaşar Oğuzcan'ın kapısını çalalım.. Bekleyenler için demiş, iyi de demiş. Beklemenin sonu yok, bilirim. Şöyle bitiyor şiir: (genelde başlangıcı yazarlar ya, tersim ben belirteyim) Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum.
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım..
Hani bazen bir şeyler yolunda gitmez ya, işte öyle şeylerdeyim.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |
| |