Kirpiklerimdeki buzların güneş'e uyandığı
Dilinde pelesenk olmuş küfürün ay'a öykündüğü saatlerde soy ruhunu
Zehirleri tırnaklarına sürülmüş sarmaşıkların koynuna uzan ve kapat gözlerini
Sana mum ışığıyla körelttiğim aklımın dehlizlerinden
Kusursuz bir kaçış sunuyorum
Sesin sesimden ayrıldığından bu yana
Ne zaman denize nazır dursam
Şeytan çekiçleri dövüyor ellerimi
Kanıyor kanadımın eşiğinde duran
İki büklüm olmuş merhametim
Sonrasında
Çatal sesli aryalarda haykırıyorum
Mavinin hüzün tonunda puslandığı vakit gökyüzü
Aklımın bilgelerine söyleyin
Beni şirret ormanlarına gömsünler
İnsanlara kulaklarımı tıkayıp
Sağır rolü oynadığım mevsimlerde
Ölüm kamplarında toplanan kırlangıçlar için
Shakespeare sonelerinden ağıtlar yakıyorum
İntiharlarımın minaresinden çağrılıyor gözyaşlarım
Ben ise
Tavşan kanı özlemler demliyorum niyeti bozuk kıbleme
Ve kadehimi
Bir hayat kadınının
Bir adamın
Hayatının kadını olması şerefine kaldırıyorum
Narin Eylül arefesinde
Sigaya çektiğim yanızlıklarda buluyorum
Geçmişin yakasına iliştirilmiş anılarımızı
-Gülüyorum-
Rimellerimde ayrılığın rengi var diye müteessir olma sen
Her ne kadar nefsim cinnetimi körüklese
Ve hırçınlığım hendekler kazıyor olsa da yollarıma
Bil ki
Köleliliğim küpemdir
Hadi artık uyan sevgilim
Yüreğime enleminden yatırdığım acı ile beslediğim
Huzursuzluğumun tohumu
Her gece siyah danteliyle çiçek açan
Pencere önü çiçeğim
Kızıl şafağa merhaba demek üzere
Dudaklarımda hala nefesini hissedebiliyorsam
Ölmek için henüz erken demektir..
Aslı Şengün