Kabristanda yüreğini pazarlayan şair suskun
elleri kırılgan bir maziye şahitlik eder
üstelik hatırlatılır hep
yağmurun bizimle oynaşmasının geçmişi de
aşklarımız atalarımızın tarihidir
evrimin gizli tutulan sahifelerinde
çekingen bir gerçektir.öylesine
kime sormalı bulanık bir suyun
beyinlerdeki karşılığını
sevdaya dair haberlerin yabanıl bültenlerinden öğrendim:
aşk atamın gözleridir bedenime dağılmış
suçlarını gizlemek için kabristanda yaptıkları
pandomim gecelerinde
beni açıklayan bir canlı gibi dolanırlar çevremde
eğer fosfor nail olmasaydı kemiklerde
gidebilirdi bu gerçek
en son devrolan neslin eliyle
kendi yüreğine vurulmuş karacanın sulbünde
nasıl yazılırdı yeniden tarih
nasıl bilinebilirdi realite
burdan gelir trajikliğimiz işte
her gece kabristanda pandomim
her gece şafağa beş kala tam üç perde
ve bütün bir ömre damgasını vuran aşkımın
tanrı tek ve süreklidir dediği yerde
her gece
her gece yeniden açılacak sentetik perde
her gece saatin tam üç sesinde
büyür çağrı -seyirlik sayılır ve-
sahneye doluşmaya başlar neslim
tanıdığım,tanımadıklarımla birlikte
bir ışık misali yaşayan sebebim
dolaşıyor yaşamayan sebeplerimin içinde
ve konuşamayanların sahnesinde
benden çıkıyor ilk çığlık
çığlığımla lal kalıyorum böylece
çağrı ceddime
çağrı tarihedir
ey ceddim!
sizinle birlikte sahne alan
o susukun sevgili
neden seyirci değil yanımızda?
sebebiyseniz eğer onun
işlemeli ölürken bile kanun
seyircilerin bu kutsal çağrıyı seslendirecekleri yerde
hep kapanıyor perde
hep kapanıyor perde
açılır belki sesim
duyar belki yeniden
yeniden hazırlanan pandomim
ve duyar beni belki
her gece sahneden gözüken sevgilim
biz seyirciler ıspatlamak için kendimizi sahneye
çığlık çığlığa bağırsak bile
her ortadoğu aşkı bir pandomimdir gizlice
sevgililerimiz çok perdeli saklambaç
bedenlerimiz de
bir nebze bu oyunun izinde
bir sonraki gece
açılır tekrar perde
görür herkes istediği tılsımı
ve biliyorum bu gece de
tam sevgilim diye çağıracağım yerde
yine kapanacak perde
yine kapanacak perde
dramatik serüvenlerin canlandırıldığı
büyük sahnelerin müdavimi olan bizler
hiç yakışmıyoruz aslında
spotların altında boy vermeye
istiyoruz ki
sevgili diye çığlık atacağımız yerde
hep kapansın perde
hep kapansın perde
.....
suçunu kabristana yüklemeyi düşlediğim
aşk da çare olamayacak yenilmiş kalbimize
budur size rava olan dediyse doğadaki o uyumsuz denge
hani ola ki
sahneden beni çağıran ses
seninki olsa bile
inan yine kapanacak perde
yine kapanacak perde
ne zaman biz sustuk ve sahne geldi dile
o zaman belki ulaşabilir
oyuncunun eline
çığlığımıza sarılmış arzuhalimiz bile
(1994-1996 Burdur)
Mehmet Şerif Ekici