Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Temmuz 2012, 15:35   #1
Çevrimdışı
Sue
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kur'an'da Allah(C.C.)'ın Yetimler Konusundaki Kesin Adaleti




Kur'an'da Allah(C.C.)'ın Yetimler Konusundaki Kesin Adaleti



Allah yetimler konusunda kesin bir adaleti emretmiştir




Kuran'da adaletin ayakta tutulması konusunda verilen örneklerden biri de yetimlerin malları konusundadır. Ayetlerde yetimlerin mallarını, onlar bu malları kontrol edebilecek yaşa gelene kadar, en adil şekilde kullanmak emredilmiştir. En'am Suresi'nde şu şekilde buyurulur:

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın…(En'am Suresi, 152)

Allah başka ayetlerinde de, yetimler erginlik çağına ulaşmadan onların mallarını çarçabuk tüketmeye çalışmamayı hatırlatmakta, insanları tamamen adil bir tutumla hareket etmeye çağırmaktadır. Bu konudaki ayetlerden bazıları şöyledir:

Yetimlere mallarını verin ve murdar olanla temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur. (Nisa Suresi, 2)

Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin.

Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 6)


Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur. (İsra Suresi, 34)

Ayetlerde bildirilen ahlakın aksi yönünde hareket ederek yetimlerin mallarını zulümle tüketenler ve adaletsizce harcayanlar sonsuz azapla uyarılmışlardır. Allah "Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar.

Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir." (Nisa Suresi, 10) ayeti ile insanları adaletsiz davranmaktan menetmiştir. Bu örnekte de görüldüğü gibi Kuran'da tarif edilen adalet insanın tüm hayatını kapsayan bir adalettir. İnsanın adaleti uygulama konusunda gösterdiği titizlik ise, o kişinin ebedi hayatında cennet veya cehenneme gitmesine etki etmektedir



İslamda Yetim Hakkı

Bir imtihandır yetim. Yiyen, içen, yürüyen, konuşan bir imtihan. Dul annesine, dedesine, amcasına, babasının din kardeşlerine, insanlığa imtihandır. Kazanırken herkesin kazandığı, kaybederken ise, yetimden önce öbürlerinin kaybettiği bir imtihan. O, aramızda dolaşan bir test aracıdır. Mala esaretimizin olup olmadığı, “benden doğmasa bile bana ait” çocuklarımın, bağrıma basacak bebelerimin olup olmadığını test eder. İnsan ve mal yan yana geldiğinde neyin öne geçeceğini test eder.

İSLAMDA YETİM, YETİMİN HAKLARI ve SORUMLULUKLARI

Yetim, Arapçadaki yütm kökünden gelir. Yütm, çocuğun ergenlikten önce babasını kaybetmesi demektir. Diğer canlılarda ise, anasını kaybetmek anlamındadır. Fıkıh dilinde yetîm (çoğulu: yetâmâ, eytâm), babasından yoksun kalan çocuk demektir. Ergenlik yaşına gelmeden babasını kaybeden erkek ya da kız, zengin ya da fakir çocuklara “yetim” denir. Babası ve annesi ölen çocuğa latîm, yalnızca annesi ölen çocuğa, acî (aciyyun) denir. Kocasından yoksun kalan kadın için de “yalnız, dul” anlamında “yetim” kelimesi kullanılır. Yetimler, toplum içindeki boynu büküklerdir. Onlar, topluma Allah’ın emanetidirler. Bunun için, yetimleri himaye ederek eğitip yetiştirmek ve onların topluma yararlı insan olmalarına çalışmak, Müslümanların ahlaki ve hukuki görevidir. “Büluğ çağına ulaştıktan sonra, yetimlik kalkar


Yetimin Rabbi var Bir imtihandır yetim. Yiyen, içen, yürüyen, konuşan bir imtihan. Dul annesine, dedesine, amcasına, babasının din kardeşlerine, insanlığa imtihandır. Kazanırken herkesin kazandığı, kaybederken ise, yetimden önce öbürlerinin kaybettiği bir imtihan. O, aramızda dolaşan bir test aracıdır. Mala esaretimizin olup olmadığı, “benden doğmasa bile bana ait” çocuklarımın, bağrıma basacak bebelerimin olup olmadığını test eder. İnsan ve mal yan yana geldiğinde neyin öne geçeceğini test eder.
İnsanla başlayan ve onunla devam eden bir imtihanın adıdır o. Yetimlikle iç içeyiz. Kimse bir yetimin torunu olmadığını belgeleyemez.

Bu ümmetin peygamberi de yetim geldi. Yetimi korudu, yetimi kollamayı vasiyet etti. Rabbi ona emretti, o da ümmetine. Yetimi okşadı. Yetime babalık yapanlara cennet vaat etti. Cennette kendisine iki parmağın yakınlığı kadar yakın bir konum vaat etti.

Yetim, tek tek tuğlalardan oluşan muhkem bir binanın nasıl kurulduğunun, bir büyük ümmetin tek vücut şuuruna nasıl erdiğinin izlenebileceği bir aynadır. O aynaya bakar, vefamızı ölçeriz. Merhametimizi, insanlıktan neler barındırdığımızı ölçeriz. Yetim olabilirdim, o ezikliği ve eksikliği yaşayabilirdim… Babalı büyümenin şükrü olarak bir yetime kefil olma ve ona yürek açma vefası göstermek, kendini anlamış olmaktır.

Yetimle sabrımız ölçülür. İnsanların neredeyse kendi çocuklarına tahammül edemedikleri bir zamanda, dinden ve insaniyetten kardeşimiz olan “elin çocuğu”nun yerli yersiz sıkıntılarına ne kadar tahammül edebileceğimiz ölçülür. İman ettiğimiz Rahman Rabbimizin rahmetinden payımıza ne düştüğü ölçülür. Bunun için yetim rahmettir, sabırdır, ispattır, imtihandır. Sadaka vermenin, Allah yolunda infakın en verimli alanlarından birisi yetime bakmak, onun hayatına kefil olmaktır.

Yetime ilgi ve onu kefalet altına alma, Ramazan ayında annesinin çorbasını, ayağının çorabını teminden ibaret olmamalıdır. Yetimi yedirmekle yetimi sahiplenmek, açıları farklı bakışlardır. Biri zaman zaman hatırlama, belki de baştan savma gibi anlaşılabilen bir tavır; diğeri ise, kendinden görme, sorumluluğunu hissetmedir. Sevap olması açısından bir dilim ekmek dahi şüphesiz Allah katında me’cur bir ameldir. Nihayetinde ecri vardır. Ancak bir babanın boşluğunu doldurmaya çabalamak daha geniş bir alanda gerçekleştirilebilir çaptadır.

Yetimin ailesine bir poşetlik erzak sunmayı da küçümsemiyoruz elbette. Ancak insanın kaderinde muhtemelliği yüksek bir vakıaya karşı kurumsallaşmış bir yetim babalığı ihtiyacını gözümüzle müşahede ediyoruz. İleri derecede ve oturmuş bir yetim kefaleti, müminlerin himayesinde geliştirilmiş bir kuruma dönüştürülmelidir. Bunun için şu tavsiyeleri öne çıkarıyoruz:

Yetim için anne, iki kanat yerine tek kanatla uçabileceği en önemli değerdir. Yetimler kadar annelerinin de himaye altına alınmaları önemlidir. Onların, anneli bir yetimlik yaşamaları, onurlu ve iffetli bir anneye sahip olmaları büyük bir nimettir. Yetim anneleri için yetimlerle paralel yürüyen projeler geliştirilmelidir.

Yetimin ihtiyacı mücerret yiyecek ve giyecekten, okuyup diploma sahibi olmaktan ibaret algılanmamalıdır. Sadece yetime kazandırma değil, aynı zamanda yetimi kazanmayı da ihtiva eden planlarla yola çıkılmalıdır.

Yetimlik Kur’an’da yer alan bir imtihan vesilesi olarak bilinmelidir. Pek çok ihtimalli bir sonucun bizi beklediğini müdrik olmalıyız. Yetimin horlanmasına sebep verilmemesi gerektiği gibi, aşırı himaye ile, ele avuca sığmaz hale gelmesine de sebep olunmamalıdır. Yetime kol kanat açmayı ona velayet sahibi olmak gibi düşünmek hatalıdır.

Yetimleri sahiplenmede kurumsallaşma, bilhassa asrın getirdiği ilave sorunlar karşısında zorunlu olmuştur. Yetimlere yönelik çalışmaları yürüten vakıflar ve benzeri kurumlar aslında, birer fert olarak ifa etmemiz gereken bir görevi ifa ettikleri için bizim yükümüzü taşımaktadırlar. Yetimlere karşı hissettiğimiz yükümlülüğü vakıflara ve benzeri kurumlara karşı hissetmek zorundayız.

Evlat edinme seçeneği ise İslam fıkhı açısından sakıncalıdır. Yetimi eve alma yerine ona ev gibi bir yer sağlama yolu takva açısından daha uygundur.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet