Lambaları söndükten sonra bütün sokaklar yalnızdır..
Yine günlerden bir gün,
tüm o sokaklar yalnız kaldığı,
benim hangisi sonuncu sigara diye karar veremediğim,
üstelik akıttığım gözyaşlarından yaptığım
bana göre sonsuz
size göre belki bir kaç damla, bilmiyorum,
yıkılan hayallerimi yüzdürmeye çalışırken çalındı kapım
ve geldi..
Elleri boştu evet,
ama yılları taşıyordu uzun zamandır
ben o nasırların sebebini ona bağlamıştım.
Yorgundu,
bir sarılsam hepsi geçecek gibi görünüyordu
hiç tereddüt etmeden sarıldım..
kalbi yerinden çıktı sanki,
sanki benim göğüs kafesimde yılların tutsaklığından kurtuldu,
sanki aldığım her nefeste kan benden değil,
ondan pompalandı.
Nedense onu üzenlere teşekkür edesim geldi,
hep dediği gibi; "Onları yaşamasaydı,
onlar yaşatmasaydı eğer, o kendisi olmazdı ki.."
benden bir bardak hayat istedi,
avuçlarımdan içirdim.
bir koltuk arıyordu gözleri,dinlenmeye ihtiyacı vardı,
kollarımı açtım.
birazcık tebessüme ihtiyacı vardı,
koca bir kahkaha attım, tam kalbine gelecek türden.
Ardından bir baktım ben olmuş,
o olmuşum..
bir duydum, beni konuşmuş, kelimeleri olmuşum..
kısa zamanda,ki akrebi yelkovanla ne kadar az uğraştırırsak o kadar iyiydi,
upuzun bir yol yürüdük beraber..
Bir akşam, yine bana gelmek için yola çıkmadan sordu;
"Var mı bir isteğin?" diye,
cevap verdim; "Artık tek elini kullanarak yaşamaya alış,çünkü ellerinin birini ben hep tutuyor olacağım.." Özge Çelik |