Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16 Eylül 2012, 13:26   #72
Çevrimdışı
Mara
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aze'm.






Gökyüzü senindir, tenha sokaklar benim.

Martılar düşüyor gökyüzünden denizlere, ütopyaları cehennemleri oluyor birden,
denizsiz yaşayamazken denizde ölüyorlar.
Çığlıkları sitem aslında, bu yüzden böyle acı böyle gerçek martı çığlıkları.
Denizi seviyorlar, çığlık çığlığa sesleniyorlar O'na ama biliyorlar düştüklerinde, bir olduklarında öleceklerini.
Martıları sevdikleri öldürüyor. Ölümlerin en acısı..

Kediler öyle mi ama, kediyi kolay kolay hiçbir şey öldürmez.
Çok sevse de bir şeyleri kendinden parçalar koyamaz kediler sevdikleri şeylere bu yüzden karşılarındakiler isteseler de en fazla üzerler kedileri öldüremezler.
Kedileri çok üzerler.
Kedilerin lanetidir belki de bu, sonsuz hüzün... Ölseler kurtulurlardı belki.
Kedi her gördüğü kötülükte kendinden pay vermiştir mutlaka, bu yüzden martılar gibi çığlıkla bağırmaz acısında haksızlığa uğramamıştır.
Çünkü ihanet değil, nankörlük değildir gördüğü.
Kendi ekmiştir hep hüzünlerini ve ne derler bilirsin ektiğini biçersin..

Bir kedi nasıl öğrenir sevmeyi, şefkâti, kendini adamayı..
Bir martı nasıl vazgeçer sevdasından ?
Bir insan nasıl gider, ardına bakmadan? ...

Bir defasında bana, 'Bana kötü hiçbir şey yapmıyorsun ama kendine çok kötü şeyler yapıyorsun ve ben seni evladım gibi, kardeşim gibi seviyorum bu yüzden yüreğim ta derinden acıyor ben bu acıya dayanamıyorum, bunu görmeye katlanamıyorum bu yüzden gitmek istiyorum.' demiştin,
o gün anladım ben ömrüme nasıl ince ince işlediğimi ruhunu.
Bu yüzden onca zamandan, onca pervasız sözden sonra şimdi bir aradayız.

Kendimedir zararım, kime ne? derdim, dememeyi öğretiyorsun bana,
kediliğime martılık katıyorsun işte bu yüzden iyiki varsın, bu yüzden iyiki teğellemişsin acılarını acılarıma.
Çığlık atmayı öğrenmek güzel, insanın acısı azalıyor sanki yüreğinden sesiyle birlikte uçup gidecekmiş gibi geliyor sitemleri.

Birde bahsetmek istediğim bir şey var, ömrümce Kafka'nın Milena'y
a yazdığı mektupları her okuduğumda çok beğendim ama hiç samimi bulmazdım çünkü kafka ve milena çok uzaklardı yalnızca kelimeleri buluşurdu en mahremlerini açsalarda birbirlerine bir kaç kısa görüşmeden ibaretti yanyana gelmişlikleri hep kağıtlarda, bekleyişlerde, kelimelerde kalmıştı sevgileri, birbirlerini tanıyışları. Bizim de seninle bir araya gelişlerimiz kısa, nadir oldu yakınımıza düşemedik sık sık ama tanıyorum seni, belki annenden sonra en iyi ben biliyorum yüreğini, kezâ benimkisini de sen. Şimdi Kafka'nın 'Odandaki dolap olsam kendimi kapının önüne atardım Milena kıskançlığımdan, orada olamayışımın doğurduğu hüzün ve öfkeyle' demesini anlıyorum..

Okurken ağlarsın bilirim, başım bir kez daha omzuna düşmeden düşürme damlalarını lütfen.

giz.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat