Ne de güzel bir şeydir bu.
Ben uyurum, sen saçlarımla oynarsın.
Saçlarım da gökyüzü var bilirsin, mutlu olursun, olur/uz.
''Sen hep böyle kal. Böyle kal ki dünya utansın önünde, övünsün seninle. Sen hep böyle kal. Ne kadar büyütsen de, kimleri sevsen de, nereye gitsen de. Sen hep böyle kal. Hep böyle kal, sakın hiç kirlenme, sakın hiç kirlenme. Sen hep böyle kal.''
Diyor Cem fon da, hep böyle kal diyorum bende.
Aşk gibi bir beklentim yok diyorum, hayat gene eski acıları tekerrür ettiriyor mesela.
Ben kapılarımı kapatıyorum, sonra o karşıma çıkıyor; yine yeniden..
Minik adam gerçekten, çok farklı benden bir kere.
Gözleri, sözleri çok farklı.
Çok sert, çok kaba, çok kırıcı.
Çok çapkın, çok yanlış, hatta en yanlış adam.
Ben? ben ise başka hayatların kadını.
Aşktan anlamayan o eşsiz varlık benim işte.
Sevince psikopat bir insan oluyorum, niye böyleyim?
Güven kaybından herhâlde.
... ''Hani bazen benim gibi karanlık seni de korkutuyor mu?
Sessizlikte bir ses duyup seni de benim gibi ürkütüyor mu?
Hani bazen durup dururken bir şarkı seni de ağlatıyor mu?
Güneşteki kar gibi okşayıp kalbini eritiyor mu ?
Sen aynı sen
Ben aynı ben
Yol aynı yol
Biz hep kaybeden
Sen aynı sen
Ben aynı ben
Aşk aynı aşk
Biz hep vazgeçen
Hani bazen yalnızlık seni de öldürüyor mu?''
Diyor yine fonda Cem, fazla söze gerek yok.
Her şey olacağına varır, Eylül hep uğurlu gelmiştir bana, bilirim.
Ve Ankara senden artık vazgeçiyor gibiyim.
21.09.2012
Cuma - 15.19