Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.
''Mesafeleri şarkılarla ölçen adam,
kim bilir şimdi kaç melodi uzağımdasın.''
Efenim başlayayalım konuşmaya.
Mâlum uzun süredir bir boşluk, bir yalnızlık aldı başını gidiyor bende.
Çevremde olanlardan dem vuracağım, çünkü benim hayatım çok monoton.
Erkek yapısı gereği midir bilmem kolay vazgeçen varlık.
Hasta oluyor mesela, ciddi bir hastalık. Sevdiğinden vazgeçiyor.
O sensiz yaşayamam'lar uçup gidiyor.
Hele ben, bildiğim evrim geçiriyorum. İnci Aral'ın mükemmel bir sözü vardı; ''Nasıl oluyor da insan, yaşamına onca güzellik katmış birini günün birinde bu kadar anlamsız bulabiliyor?'' Bulabiliyormuş.
Ben bu hayatımda çoğu yaptığım şeyden pişman olmadım.
Dostluklarım oldu, sözde yalan dolu.
Aşk dediğim, sandığım şey oldu; içi ihanet kusan.
Hepsinde, insan hak ettiğini yaşar.
Bedduâm yok dedim.
Ama bu sefer, hissizim.
Çok tuhâfım, kendime yakıştıramıyorum.
Biri için bu kadar hayattan kopmak, ne derece doğru?
Hiç doğru değil/miş 3 ay sonra anlayabildim bunu.
Her şey bittikten sonra.
Şu an gene gülebiliyorum, saçmalayabiliyorum.
İyi oldu bu dönem, bir sürü yemek, pasta, börek öğrendim *-*
Angara'ya gittiğim de, @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'a C harfinde bi pasta yapicim. (Sözde süprizdi ama, olsun daha gocaman bir yıl var daha atrakşiyonlu şeyler bulabilirim.) Kubat dinliyorum sürekli.
Yar Yarası - Kubat, klibi izlenesi derim.
Efenim başka ne var hayatım da benim, bol yalnızlı ama.
Bir tek, Berkant var. Böyle arada neşe katan, yüzümde gülücükler eksik etmeyen.
Sağ olsun, şapşal.
Arkadaşlarımı üst üste, 2 yıl üniversiteye yolladım.
Şu an İzmir'de 1 tane arkadaşım kalmadı.
Yalnızlığı yaşıyor gibiyim, bir adet kız arkadaş rica ediyorum? desem abes kaçacak.
Bayramda gelecek bebeklerim, çok güzel içiciz.
Asıl meseleyi unuttum, çektiğim bir acı yok benim.
Sadece, acı çekmekten haz alıyorum gibi, böyle yazıyorum hissetmiyorum ama hoşuma gidiyor gibi.
Her söz, beni anlatıyor gibi.
Ama acı çektiğim, hatırladığım bir şeyler yok gibi.
Aslında boşluk duygusu gibi.
Kelimelerle aran iyi diyorlar, neresi iyiymiş?
Bir yazıyorum, bakıyorum sonra. Cümleler devrik, benzetmeler yıkık.
Ben paramparça. ''Kaybedecek bir şeyinin kalmadığını değil de, hiçbir zaman olmadığını fark etmek var bir de. İşte o nokta atışı yapıyor, anılarına. '' Hissettiğim şeyin tanımı bir parça bu belki.
Ben kendimi anlatamıyorum ama, bazı insanlar beni tanıyor gibi. Böyle kafamda kuruyorum, kuruyorum.
Buraya gelip yazayım diyorum, sonra hepsi kuş olup uçuyor.
Ankara insana roman yazdırır.
Bu sözü çok sevdim, Ankara, Ankara, Ankara.
Ne bunun sebebi? diyorlar.
İzmir'den nasıl vazgeçersin ki? diyorlar.
Denizsiz yerde yaşayamazsın diyorlar.
İnsanlar sürekli konuşuyorlar.
''En çokta denize kıyısı olmayan şehirlerde boğulur insan.''
Bunu unutuyorlar. 
Sarılmak sarılmak, sarılmak.
En güzel duygu, en özeli bir de.
Sarılmayı, özel insanlara sarılmayı çok seviyorum.
Hatırlıyorum da, Ali askerden geldiğinde tam tamına 30 dakika sarılmıştım.
En sonunda teyzem, Melis artık gitsek mi ki? demişti.
Ama o abi kokusu yok mu, sağsağlim geldiğinde bayramım olmuştu benim.
Aynı şekilde anne kokusu da bir başka.
En çok sevgili başka, özlemler sonrası o boynuna koşup sarılmak yok mu? ''Tüm acılar, gitti, bitti.
Bak yanındayım'' der gibi. 
Eheh, yenir misin ki?
Çok güzel bir söz bu.
En etkili büyü, hele boynu varya huzur kokulu böyle.
''Sarılmak, sevişmekten önce gelir.'' Demiş bir şair.
Ne kadar doğru demiş.
Sevişmek zaten sevmekten gelirmiş.
Şimdi ki gibi değil yani.
Öyle işte.
''Dipteyim, sondayım, depresyondayım.'' değil,
''Beni öldürmeyen acı güçlendirir, bu kadar güçle İstanbul'u yeniden feth ederim.'' diyorum. 29.09.2012 Cumartesi - 16.19
Şafak: 2.
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |