01 Ekim 2012, 00:35
|
#95 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.
Ben bir kendi yazdıklarımı okurken kendimi buluyorum, bir de seninkileri okurken. Hep diyorum, aklımdan geçen cümleyi yazmış bu hatun, vay hain.
Artık mutlu olma zamanı gelmedi mi sence?
Bence geçiyor bile.
İstanbul şiir, Ankara roman yazdırır ama İzmir hayatı yaşatır.
Bunu ben uydurdum, sen gelince biz romanımızı tamamlayacağız.
Belki de gerçekten içten gülüşlerimizi anlatırız, belki de en derin yaralarımızı kanatırız ama fark etmiyor. Seni böyle bağrıma basasım geliyor, zaten çıtı pıtı bir şeysin. Ankara godomanları tarafından rahatsız edilirsen, ay ben gülerim.
O sürprizi ben görmemiş sayıyorum, ahah artık tek çare birbirimize sürpriz yapmakta oldu. İçimizdeki romantik kadınları çıkarma vakti, ben de '' M '' şeklinde kurabiye yapayım mı? Oley süper oldu bu.
Biz senle bence spora falan yazılalım sonrasında, yoksa halimiz duman olacak.
Neyse efenim birden yazasım geldi, her şeyin iyisini hak ediyorsun.
Hangi şehirde olursan ol, mesafeler benim için bir otobüs biletidir ya da bir uçak bileti. Önemli olan kalplerimizin mesafesini sıfır kilometreye indirmektir.
Seni çok öpüyorum, birden duygusala bağladım ya.
Niye böyle oldu ki şimdi?
Ha şimdi anladım ya, Cem Adrian çalıyormuş.
Ankara'ya gel de, Cem Adrian seven bir arkadaşım olsun artık.
Mağduriyetim sınırlarını aştı.
Benim günlüğüm çok popi, biraz da seninki popi olsun diye buraya yazıyorum.
Herkesin popilik mekânı farklı dimi gadınım?
Çöplüğümüz buraysa öter dururuz, alla alla kime ne?
Duygusaldan artistliğe geçiş yaptım.
Artık gidişlere geçeyim en iyisi.
Tekrar öptüm. Günün cümlesi: Keşke bütün acılar, votka gibi 5 saniye yakıp geçse.
Nava ve Melo, oo yo yoo.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |
| |