Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Ekim 2012, 20:37   #1
Çevrimdışı
xena
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşk'da Kırık Umut




hani bir söz vardır Annesinden dayak yediği halde "anne" diye ağlayan bir çocuğun haykırışı mıdır, yoksa karşılıksız seven birisinin beslediği sevgi yumağı mıdır? Neredeyse günümüzde herkesin dilinden düşürmediği tek kelimedir "aşk". Küçücük bir kalpte yer bulmaya çalışan bir duygudur.

Yaşanması en güzel olan duygudur belki de. Acı olanı da vardır, tatlı olanı da. Her insan hayatının bir döneminde o duyguyu tadar. Ve her insanın sonradan pişmanlık duyduğu bir duygudur aşk.

Bazen bir tesadüf eseri olarak başlayan aşk, bazen de bir tanışma faslı sonrasında başlar. Her insanın önüne sunulan bir hediyedir. Onun yürümesi ise sevginin gücüne bağlıdır. Bir insanın kalbini esir alabilen ve bazen o insana hükmedebilen kuvvetli bir duygudur. "Önce aşk sonra göç başlar" der İlkay Akkaya bir şarkısında. (çok severim o şarkısını
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
)

Bir insanın yerini yurdunu terk etmesine bile neden olabilen bir duygudur. Ya da "Bir akşamüstü yanınızda olanlar olması gerekenler mi?" der, Murathan Mungan bir yazısında. Yaşamımız boyunca karşımıza çıkan fırsatları nasıl heba ettiğimizden ve sonra geri dönüp "O"nu nasıl aradığımızdan. Ve Onun bu zalim şehirden çoktan gittiğinden dem vurur.

Bazen yorgun geçen bir günün daha sonuna gelirsiniz. Oysa ki bütün gece düşüncelerden gözünüze uyku girmemiştir. Elinizde uykuya inat kahve fincanınız ile sabaha doğru saatin 7'ye geldiği bir anda yatmadan önce son defa sevdiğinizi düşlediğiniz olmuştur. Yüzünüz pencereye dönük ve dışarı bakıyorsunuz. Güneş tüm güzelliğiyle güne "merhaba" diyor. Güneşe bakıp ve onu incelemek. Yüzü tıpkı düşlediğiniz sevgilinin yüzü gibi parlak. Tıpkı onu düşlediğiz gibi o da aydınlatır hayatınızı ve içinizi. Tıpkı sevdiğinize benzetirsiniz onu. Onun gibi mükemmel ve kusursuz. Sonradan odanın içinde etrafınıza bakınırsınız, gözleriniz artık hep onu arar. Öyle alışırsınız ki ona, sensizliğine katlanamazsınız. Hani ufukta çok beğendiğiniz bir ada ya da dağ görürsünüz ya sonra ona ulaşmak istersiniz, varlığından haberiniz vardır ama ona bir türlü ulaşamazsınız. Hâlbuki bir martının kanat çırpınışı gibi seviyorsunuz onu. Ve o an imkansız olan aşkı hatırlarsınız.

Bazen imkansızlıklar aşkın önüne geçer. Bazen içinde yaşadığınız baharı gizleyen "kış(ım)sın" dersiniz. Ve biliyorsunuz ki o baharın güneşinde sizin esmer teniniz olmayacaktır. Öylece susmak kalır, payınıza kilitlenmiş bir yürekte. Kaderinizi önceden belirlemiş konuşmalar, bakışmalar ve paylaşmalarınız olur. Anne sütüne aşık bir bebek gibi durursunuz öylece. Bir bakış bile yeter bazen içinizi ısıtmaya. İçinizdeki bütün ağrıları söküp atacak bir merhem olur. Sonra ilklerinizi hatırlarsınız. 15- 17 yaşlarında en samimi olduğunuz bir arkadaşınız ile aynı kızı ya da aynı erkeği sevmeniz gelir aklınıza.(ne yalan söyleyeyim benim başıma geldi
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
) Çocukluk işte, toz pembe lise aşklarıdır. Ya da bir akrabanızı sevmeniz, bunun içinde yasak hayaller kurarak yaşamaya direnmeniz.

Onu hangi ara sevdiğinizi bilmezsiniz. Siz onu dışınızda tutmaya çalışırken meğer o sizin içinizde hakimiyetini çoktan kurmuştur. Ve o andan itibaren her şeyiniz "o" olmuştur. Olmazsa olmazınız, ilkleriniz, yargılarınız kısacası siz ona bürünmüşsünüzdür. Kabullenmeyi kabul etmezsiniz. Belli bir yerden sonra, bazı şeyleri aşmış olmanın olgunluğu veya kabullenme mazeretiyle üstesinden gelirsiniz umutsuzluğun. Yani imknsızı mümkün olduğunun zor olduğunu bilirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki arada bir yol vardır ve bu yol uzun olsa da bir yere gider. O yol sizin susma şeklinizdir. Bir yaşam felsefenizdir.

Siz bazen ihtimallerden, belkilerden ya da keşkelerden medet umarsınız ona dair. Yılmaz Erdoğan'ın "Beni sevebilme ihtimalini sevdim" şiirini dinlerken bir sayfa dolusu cümlelerle, bir imkansızlığın dönüşünü
anlatıyor aslında. Ne kadar güzel söylemiş o sözü.

Bir yenilgi de zafer ne kadar anlam taşıyorsa o da sizin için o kadar anlamlaşıyordur elbet

Kırık umutlarla beslenen aşklar, daha çok acı çektryor inasnda. keşke umutlar kırılmasaydıda aşkı içimizde yaşamasaydık değil mi? şimdi soruyorum ;

Tanımadığımız insanları tanıyana kadar geçen sürede duyulan "benim olsun" hissini, aşk zannettiniz oldumu?

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet