Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.
 Bence hayat düzenli kurulmuş hayallerden ibarettir.
Benim hayallerim öyleymiş, geçen gün fal baktırdığım kadın öyle söyledi. ( Ankara'da olup falcı arayan varsa, önebilirim, hayatınızı bir de bu kadından dinleyin hohho ).
Hayalperest bir tarafın var ama hayallerin bile çok düzenli ve mantıklı, hayal olarak kurduktan sonra düzenli bir şekilde gerçekleşmesini bekliyorsun, dedi.
Vay be, ben neymişim demeden geçemedim.
Bir hayal kuruyorsanız, insanlarla ilgili hayaller kurmamanızı tavsiye ederim, pek kurmadım. Arada ipin ucu kaçarsa kurduğum oluyordu, ama önemli olan hayal kurmaktan çok kurduğun hayalin arkasında durabilmektir.
İlkokuldayken bir şeyler yazmak benim için işkence gibi geliyordu, nasıl cümle kuracağımı bilemiyordum, yani yazmak hayaldi.
Şimdi daha farklı düşünüyorum, yazmak hayat benim için.
Belki de bir şeyin zorluğunu anlamadan kıymet bilmiyoruz ya biz insanlar, o yüzden şimdi her cümlem benim için altın değerinde gibi geliyor. Bu kendini beğenmişlik değil tabii ki, beğendiğim için söylemiyorum, iyi yazdığımı da iddiaa etmiyorum, sadece yazıyorum ben.
Şu sıralar da kendime vakit ayırmanın verdiği mutluluk var üzerimde. Herkesin de fark ettiği bir mutluluk bu, büyük bir değişim ve gülen bir ben.
En çok annem yakınıyordu asık suratlı halimden, o da şimdiler de pek sevinçli böyle olduğum için.
Alışkanlıklarım derslerin erken başlamasıyla değişti, daha düzenli bir hayatım var ve bundan çok memnunum.
Sabah erken kalkmak benim için dert bile değil, çünkü enerjimi derslere verdikten sonra güneş tepedeyken dersten çıkıyorum.
İhmal ettiğim arkadaşlarımla vakit geçiriyorum, ha sorsan Ankara'da mutlu musun diye, aslında şu an '' hayır mutlu değilim '' demek bile gelmiyor içimden. Benim sıcaklığını hissettiğim çoğu insan Ankara'da, en önemlisi de ailem. Ne olursa olsun, insan elindekinin kıymetini bilmeli, bilmek zorunda. Belki de okulum bitince giderim bu şehirden, belki kalırım ve ne kadar şikayet etsem de, beni bu şehirde tutan bir şeylerin olduğuna inandırırım kendimi.
Şimdilik her şey yolunda ve bütün hayatım boyunca da bunu diliyorum.
Sevgiler, Melodram.
( Ahaha bu mektubu kime göndersem ki? ) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
İnsanlara, '' senin için ölürüm, sensiz yaşayamam, sensiz ölürüm '' gibi cümleler kurmak yerine, onlarla nasıl yaşayabileceğinizi göstermeyi deneyin.
Hemen yokluğunu düşünmek değil de, varlığının ne denli huzurlu olduğunu hissettirin.
Doğanın kanunu hep erkeklerden yana ya, aşkın kanunu da öyle sanki.
Aslında ilk günden beri onların bilinçaltında '' ayrılık, ölüm, eksiklik, yokluk '' yatıyor ve buna şartlanıyorlar ama hayat bazen onları tongaya getiriyor. Skor tablolarına bir puan daha eklenemeden, yolun ortasında bırakılıyorlar.
Bence birkaçınız bunu hak ediyor, birçoğunuz çoktan bunu yaşamış ve birazınız bunu yaşamak için sabırsızlanıyor.
Sonra bir laf vardır diyorum, son zamanlarda çok gördüm. - Çok kadın hiç kadındır, yalnızlıktır sonu.
Tıpkı dendiği gibi, aslında çok yalnızlar, çok yalnızız.
Hatta yalnızım, yalnızız, yalnızlar elimde değil diyerek Vega ile veda edelim. Dün, dün ile gitti, şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Soğuk bir Ankara Ekim'inden dökülüşler. Gerçekten sonbahar ve kışı Ankara'da yaşamayan insan, hayatı doyasıya yaşadım demesin bence. Seviyorum bu şehri işte. Bu şehirde üşümeyi, bu şehirde ıslanmayı, bu şehrin ayazında otobüs beklemeyi, bu şehrin karlarına gömülmeyi, seviyorum. Ne diyorduk biz?
- İstanbul şiir yazdırır, Ankara roman. Ve ben şiirleri, romanlardan çok sevmeme rağmen yazmaktan açılınca konu Ankara'yım.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |