Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Ağustos 2013, 08:18   #1
Çevrimdışı
Sır
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Uzun uzun susuyoruz




Konuşsak neler söyleyeceğiz ama susuyoruz işte… Bu aralar bi sustuk ki, her gün defalarca… Ara, ara susuşlara hiç benzemedi çok sustuk ve birden sustuk. Manisalı çavuş Emrah Aral için sustuk. Matematik öğretmeniydi. Hem Manisalıları, hem öğrencilerini susturdu. Ders onun için ve tüm öğrencileri için son kez çınladı kulaklarda.
Sonra; Nevşehirli Emre için sustuk. Daha 25 günlük askerdi. Yani askerliğin baharında, daha kavrayamamıştı askerliği, ne bilirdi ki, bir bombanın etkisini, Sakarya üniversitesi mezunuydu.
Sonra; Onbaşı Hüseyin Gökhan Eriç için sustuk. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuydu. 24 yaşında, Ispartalıydı. Hayalleri ve umutları vardı. Her insan gibi. Şimdi o hayalleri ve umutlarıyla toprağın altında…
Sonra; Adanalı Ahmet Tosun, bilgisayar öğretmeniydi. Belki de birkaç inçlik bir ekrana tüm hayallerini tasarlamıştı. Hayatın. Şimdi belki de ekranına kopyaladığı kendi resmini kimler defalarca okşayıp öpüyordur.
Sonra; Zonguldaklı Emrah Kartal, hayallerini bilgeliğini, okuduğu kitaplarını, olmak istediği ve onu olmak istediği yerde görmek isteyenlerini umutlarını, cephaneliğin o göz görmez karanlığına gömdü.
Küçük bir arabanın farından çıkan ışık huzmesine bağlıydı kaderleri, eline kalemden başka hiçbir metal değmemişti. Kurşunun adını sadece kurşun kalemden biliyor, barutun sıcaklığını bilmiyordu. Uluslararası ilişkiler bölümü mezunuydu, hani teksas’ın o meşhur kurşunlarına hedef olmadan sıyrılıp Afyonkarahisar’ın karanlığında bir emirle, emredersinin boşluğunda hayatında görmedikleri barutların, silahların, mermilerin, bombaların arasında demir kesildiler.
Emir sonunda demiri kesti.
Gökyüzü ışıl, ışıl gökyüzü yıldız, yıldız parladı. 25 can için… O’ 25 canın içinde kimler yoktu ki, Teksas Üniversitesin den Makine mühendisine, Bilgisayar öğretmeninden, Matematik öğretmenine, İç mimarından değişik branşlar da eğitim almış henüz üç günlük askerler vardı.
Şimdi her geçen gün Hakkâri’den şehitler geliyor. Yüreği yanan anaların yüreklerine yenileri katılıyor. Her gün iki şehit! Memleketlerinden, umutlarından, hayallerinden, sevdiklerinden, kilometrelerce uzakta vatan için toprağa düşen şehitler, bir kalleşin namlusundan çıkan yok edici bir kurşunla… Her gün umutlar sönüyor.
Analar ağlıyor. Eşler, nişanlılar gözyaşı döküyor. Her gün yeni bir çocuk “Babam ne zaman gelecek” diye annesine soruyor.
Az ilerde bir baba sessiz sedasız bir köşe de içinden çığlıklar atıyor. Vatan soğolsun diyerek. Kendi gözyaşı ile içindeki volkanı söndürmeye çalışıyor.
İşte bu yüzden babaların gözyaşı hiç görünmez. Binlerce Baba milyarlarca gözyaşı döker. Ama biz bir tanesini bile göremeyiz.


__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat