Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Eylül 2013, 22:17   #1
Çevrimdışı
Afrodit
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Francois Auguste Rene Rodin - (1840 - 1917)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kendisini aynı zamanda çizer olarak da tanımlayan Fransız heykeltıraş. Onu sadece “Düşünen Adam” heykeli ile tanıyanları kimsenin kınamaya hakkı yok. Belki de dünyanın en tanınan eserlerinden biri olan bu heykel karikatürlerde bile o kadar çok kullanılır ki yaratıcısını bu vesileyle tanımak çok normal.

Hayatı

1840 yılının 12 Kasım günü doğdu. 14 yaşındayken, çizim ve matematik eğitiminin ağırlıklı olduğu bir okula yazıldı. 17 yaşındayken heykele merak sardı. Yeteneği herkesin malumu olmakla birlikte, meşhur Beaux Arts Akademisi’ne olan başvurusu tam üç kez geri çevrildi. 1848 yılında Rodin, Fréres de la Doctrinee Chrétienne adlı okula kabul edildi. Belçika’da bu tip işler yapan bir stüdyoda asistan olarak çalışmaya başladı.

Rodin’in sanat yıllarının ilk döneminde verdiği eserler, Belçika’daki çalışmalarının ürünüdür. Bu eserler son derece gerçekçi görünümleriyle ünlüdürler. Hatta kimi zaman bu kadar sahici görünmeleri eleştirilere bile yol açmıştır. 1850'de okulu bırakıp çizim yapmaya başlayan Rodin 1855'te heykel çalışmalarına başladı. Yedi yıl sonra 25 yaşındakı kız kardeşi Maria’nın ölümü onu çok etkiledi ve rahip adayı olmak üzere Péres du Trés Saint Sacrement’e kaydoldu.

1864'te Musée d’Histoire Naturelle’de heykeltıraş Barye’nin kursuna katıldı. Carrier-Belleuse ile dekoratif işler üzerine çalışmaya başladı. Terzi Rose Beuret ile tanıştı ve ona işlerinde yardımcı oldu. "Kırık Burunlu Adam" adlı çalışması salon tarafından reddedildi.

Rodin ve Rose’un oğlu, Auguste-Eugéne Beuret 1866'da doğdu. 1870 yılında Fransa ve Prusya arasında savaş başlaması ile Carrier-Belleuse sayesinde Belçika’ya gitti ve orada Carrier-Belleuse ile beraber Belçika Borsası’nın dekorasyonu üzerinde çalıştı. 1873'de Antoine-Joseph van Rasbourg ile ortak oldu. Carrier-Belleuse’un Paris’e dönmesiyle, ortak çalışmaları sona erdi.

Gezmek üzere 1876 yılında gittiği İtalya’da kaldı. Floransa’da Michelangelo üzerine incelemeler yaptı. 1879 yılında da Brüksel’deki Cercle Artistique et Littéraire’de, “Bronz Çağı” isimli ünlü heykelini sergiledi. Bu yılın sonbaharında ise Fransa’daki katedralleri dolaşacağı bir sanat turuna katıldı. "Mağlup" adı altında, Tunç’un Çağı (1877) adlı çalışmasını Cercle Artistique, Brüksel’de ve daha sonra Paris Salon’unda, 1870 savaşını anmak üzere sergiledi. İnsan üzerinden birebir alçı yapmakla suçlandı, ancak meslektaşlarının verdiği ifadelerle temize çıktı.

Fransız hükümeti, "Tunç’un Çağı"nı satın aldı (1880) ve Rodin’e tamamlaması 40 yıl süren, "Cehennemin Kapıları"nı sipariş etti. Bu eser, Dante’nin ünlü eseri “Inferno”dan bir sahneyi betimler. 1887 yılında Rodin, "Légion d’honneur" madalyasıyla şövalye ilan edildi.

Kariyeri

1882'de yazar ve ressam arkadaşlarından oluşan bir büst-heykel serisine başlayan heykeltıraş bir yıl sonra Camille Claudel ile tanıştı ve aralarında bir ilişki başladı. 1891'de kendisine "Balzac Anıtı" sipariş edildi.Fakat Victor Hugo projesi reddedildi. 1893'de Société Nationale des Beaux-Arts Heykel Bölümü’nün başkanı oldu. 1895'de "Calias’in Sakinleri" adlı çalışmasına başladı.Daha sonra Puvis de Chavanne cemiyetinin başkanı oldu.

1898'de "Balzac" ve "Öpücük" adlı eserler Champ-de-Mars’deki Galérie des Machines’de sergilendi.Fakat Société des Gens de Lettres, Balzac çalışmasını reddetti. 1900'de "Place de L’Alma’da Pavilion Rodin"i açtı. Bu girişim çok başarılı oldu ve sergilenen 150 yapıt ona uluslararası bir ün getirdi. 1901'de Venedik Bienali’nde ve Üçüncü Berlin Secession’unda yer aldı.

1903'de Légion d’honneur’un başına geçti. Isaodra Duncan, Rodin için çıplak dans etti. "Uluslararası Ressam, Heykeltıraş ve Baskı Sanatçıları Derneği"nin başkanı oldu. Berlin, Londra, Venedik ve New York’ta sergileri sunuldu. "Düşünen Adam" adlı eseri 1906'da Panteon’un önüne yerleştirildi.

1908'de İngiltere Kralı Edward VII, Rodin’i ziyaret etti. New York’taki Metropolitan Müzesi, Rodin’in birçok eserini koleksiyonuna dahil etti. 1914'te Charles Maurice’in yardımıyla "Fransa’nın Katedralleri" adlı kitabı yayınlandı ve çok takdir topladı. Rodin 1916'da eserlerini Fransız hükümetine bağışladı, böylece etrafında olan ve mirasıyla ilgilenen kadınların ilgisinden de kurtulmuş oldu.

Skandallar

1880 yılında Fransız devleti yeni açılacak Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi için Rodin’e bir kapı ısmarladığında Rodin 40 yaşında idi. Müze açıldığında kapının yetişmemesinden dolayı bir skandal meydana geldi. Dante’nin İlahi Komedi'sinden esinlendiği Cehennem Kapısı üzerinde 10 yıl boyunca çalışmıştı. Kapının üzerindeki 200 figürü tek tek, birbirinden bağımsız da ele almıştı.Bu eserde "Düşünen Adam" kapının en tepede yapılmıştı. Adem ve Havva ise kapının iki yanında idi. Kapı, Rodin'in ölümünden sonra bronza döküldü.

En büyük skandal Balzac heykeli ve Victor Hugo anıtıdır. Rodin'in, Victor Hugo’yu anadan doğma, çıplak, bir kayaya oturtarak şekillendirmesi Fransızlar'ı şoka uğratmıştır.

Balzac heykelinin öyküsü daha da çetrefillidir. Edebiyatçılar Birliği’nin ısmarladığı heykele, Rodin sonunda bir palto giydirmiştir, ancak koca göbeğiyle ve tepeden bakışlarıyla bu heykel, Fransız sanat çevrelerini ikiye ayırmıştı. Rodin’i savunanların başında Emile Zola gelmektedir. Ancak çok geçmeden bu ayrışma, heykeli beğenenler ve beğenmeyenler olmaktan çıkıp Dreyfusçüler ve Dreyfüs karşıtlarına dönüşünce, yani olay sanatsal arenadan politik arenaya geçince, Rodin heykelini sergilemekten vazgeçti.

Rodin yazışmalarında, "Balzac"ın, en beğendiği eseri olduğunu vurgular. Herkesin bayıldığı “Öpüş” eserini ise “eğlenceli ama sıradan” diye niteler. Bütün bu skandal ya da çatışmalarda, Rodin her seferinde yalnızlığa ve çalışmaya gömülür. "Nasılsa zaman beni haklı çıkaracak" der.

Yaratıcı deha

Rodin düşünce adamıdır ve eline matkap çekiç alıp hiç taş ya da mermer yontmamıştır. O tasarlamış ve araştırmıştır. (Örneğin, Balzac heykeli için 6 yıl araştırma yapmıştır). Antika eser ve belge toplamış, sürekli çizim yapmış, sonra ulaştığı sentezi, üç boyutlu kilden, alçıdan yaratmıştır. Taşı yontmak, mermeri işlemek, bronzu dökmek atölyede çalışanların işidir. Her eserini farklı boyutlarda, farklı ölçeklerde gerçekleştirdiği gibi, bunlar üzerine çeşitlemeler uygulamıştır. "Parçaları ayrıştırmaya, yeniden birleştirmeye çalışıyorum, prova yapan bir terzi gibi..." der.

Rodin'in yaptıkları şöyle sıralanabilir:

* Heykel sanatını Akademizm'den kurtarmıştır.
* Heykeli süslemelerden arındırmıştır.
* Anıtsallığın yerine insancıllığı yeğlemiştir.
* Heykele dramatik gerilimi katması, insan trajedisini, duyguların ve tutkuların yoğunluğunu katması farklılığıdır.
* Heykelleri anlatımcıydı. Heykel sanatına özgün sorunlarla, tekniklerle, çizimlerle, biçimlendirmelerle boğuşurken, yarattığı kişiliklerden ve öykülerden asla vaz geçmemiştir.

Rodin ve kadınlar
Camille Claudel

Rodin’in yaşamında kadınların hep çok önemli bir yeri olmuştur. Rose Beuret ile tanıştığında Rodin 24 yaşındaydı. 1864’de atölyesini yeni tutmuştu. Rose 2O yaşındaydı ve Rodin’e modellik, hizmetkarlık ve eşlik etti. İki yıl sonra oğulları oldu. Rose onu hep sevdi, Rodin hep dehasının ve dehasına hizmet edenin peşinden koştu. Tam 53 yıl sonra 1917’de evlendiler. 15 gün sonra Rose, 6 ay sonra Rodin öldü. Bugün ikisi de yan yana Meudon’daki atölye evin, müzenin muhteşem bahçesinde birlikte yatmaktadırlar. Üstlerinde yemyeşil çimenler ve Düşünen Adam heykeli ile...

Camile Claudel, Rodin’i 1883’de tanıdı. 19 yaşındaydı, çok yetenekliydi, aydındı, bilgiliydi, güzeldi ve “Usta”ya hayrandı. Rodin’in sevgilisi ve asistanı oldu. Yıllarca onun için çalıştı. 1888’e dek birlikte yaşadılar. Fırtınalarla dolu yıllar, Rodin’in en verimli , Camile Claudel’in Rodin'den kaynaklanan, sonu akıl hastenesine varan en acılı yılları oldu.

Ressam Helene Wahl-Porges, 1890’larda sanatçıya, tüm yolculuklarda eşlik etti.İngiliz generalin kızı Eve Fairfax'la Rodin’in yaşadığı aşktan (1902-3) geriye bugün Londra’daki Tate Galeri’de enfes bir bronz heykel kaldı.

İngiliz ressam Gwen John, Rodin’le aşkını 1906-1907 yıllarında, tam 2000 mektuba döktü.Alman yazar Helene von Nostitz- Hindenburg’la Rodin 1901-14 yılları arasında tutkulu biçimde mektuplaştılar, birlikte İtalya yolculuklarına çıktılar.

1917 yılında Rodin, Rose Beuret ile evlendi. Meudon’da paraları yetmediğinden dolayı, yetersiz ısıtılan evlerinde yaşadı. 14 Şubat’ta Rose zatüree’den öldü. Rodin ise 24 Kasım’da öldü. İkisi de Düşünen Adam adlı heykelin altına gömüldü.

Rodin'in çok fazla kadınla beraber olduğu, gününün neredeyse tamamını kadınlara, uyuşturucuya ve sanata ayırdığı söylenir. Rodin’in yukarıda saydıklarımızdan başka diğer çok bilinen eserlerine örnek olarak “Walking Man”, “The Three Shades”, “The Sirens”, “Polyphem”, “Fugitive Love”, “John The Baptist”, “Danaide”, “Iris” ve “The Burghers of Calais” isimli çalışmalarını verebiliriz.

Akademik çalışma tarzına alternatifler getiren Rodin, heykellerini yaparken hep amatör modeller, sokak dansçıları, akrobatlar kullanmıştır. Zaten Rodin her zaman dansa ve sokak performanslarına olan hayranlığını dile getirmiştir. Özellikle yaşamının son yıllarında küçük bir dans stüdyosuna kapanmış ve dans figürlerinden ilham alarak pek çok resim çalışması yapmıştır.

Fransa’nın yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biri olan Rodin, pek çok öğrenci yetiştirmiş, zanaatkârlar ve taş oymacılarla birlikte çalışmıştır. Koleksiyonerler için özel çalışmalar ve büstler de yapmıştır. “Düşünen Adam” heykeli, Roma’nın simgesi ünlü Pantheon yapısı önünde sergilenmiş ve devlet tarafından onur madalyası ile ödüllendirilmiştir.

"Rodin yontu sanatında izlenimci tavrın hiç kuşkusuz en önemli ustası. O, açık hava heykeltıraşlığını ışığın tüm kaprislerinden özgür kılmaktan bahsederken, ışığın ayırıcı, koparıcı, çözücü gücünü kabul ediyordu. Sanatçının bu etkileri kontrol edebileceğini hissediyor ve ışığın heykeller üzerindeki dağıtıcı parçalara ayırıcı etkisine, formların sıkı şekilde esere katılmasıyla engel olunabileceğini iddia ediyordu.

Atölyesinde ışığı yavaş yavaş söndürerek, 'modlaj'ını yaptığı heykeliyle gördüğünün ilişkisini deneyden geçirir, böylece heykellerini ayrıntıdan yoksun olarak görürdü. Önce geniş düz yüzeyleri, sonra onların siluetlerini ve en nihayet sadece kütleyi kavrardı. Zamanında izlenimcilere yapılan eleştirilerden o da nasibini almıştı. Eleştirmenler tarafından figürleri sakatladığı, kollarını kopardığı, büstleri kafasız bıraktığı için saldırıya uğramıştı. Oysa bugün Rodin'in heykeline başka bir gözle bakıyoruz. Onunla birlikte heykel sanatında yeni bir dönemin başladığını söylüyoruz.

Rodin'le birlikte konu değerini yitirmiş, temsil edilen nesneye ilgi azalmıştır. O konuyu hor görmüyor, kent yaşamının motiflerine ilgi duyuyordu. Mesela 'Milo Venüsü' için yazdığı yazıda şöyle der: "Adale, kol, bacak, oyluk ve buna benzer harcıâlem kelimelerin plastik sanatlarda hiçbir anlamı yoktur. Sanat eserinin sentezinde, kol ve bacak, onları bir bütün halinde birleştiren planlara göre bir araya geldikleri takdirde anlam ifade eder.

Bu, doğada da böyledir ve bizim analitik tasvirlerimiz doğa için bir kıymet taşımaz." Bu sözlerden açıkça anlaşıldığı üzere, Rodin için anatomi hiçbir anlam ifade etmez. Rodin, 'Milo Venüsü'ne bakarken başka bir şeyi fark etmiştir. O da ışık ve gölgenin önemidir. Işık ve gölgenin onun için ne ifade ettiğini şu sözlerinde görebiliriz: "Denebilir ki gölgeler şaheserlere âşıktır, onlarla sarmaş dolaş olur, onları süsler."

Rodin, heykellerinde figürü meydana getiren parçaları tek tek ele almak yerine onları bir bütünün parçaları olarak tasarlar. Işığı ve gölgeyi onun heykellerinde birbirinden kesin hatlarla ayırmak mümkün değildir, ikisini bir ahenk içinde bir araya getirir. Işığın nerede başlayıp nerede bittiğinin anlaşılamaması, nesneleri seçilmez, güçlükle tanınır hale getirmektedir.

Bu, Rodin'in heykellerinin izleyiciyi değişik açılardan bakmaya zorladığı anlamına da gelir. Heykelleri bellekte ve imgelemde yavaş yavaş yeniden oluşur. İzleyicide uyandırdığı ilk izlenimin tekrar tekrar bakıldığında giderek anlam kazanması bu sebeptendir.

İnsan-mekân ilişkisi

Diğer yandan, yapıtlarında heykel sanatını bugünlere taşıyan bir başka özellik daha görülür. Bu, anıtsal heykelde insan-mekân ilişkisinin önemini öngörmesidir. Bu yaklaşımı onun 'Calais Burjuvaları' heykelinde görebiliriz.

Rodin bu heykeli önce yüksek bir kaide üzerinde duracak şekilde düşünmüştü. Böylelikle figürler gökyüzünde siluet halinde görünecekti. Bu fikri kabul görmeyince, tam karşıtı bir düşünce geliştirdi, heykeli gelip geçenlerle aynı seviyede olacak şekilde, çok alçak bir kaide üzerine yerleştirmeyi önerdi. Calais şehrinin yöneticileri Rodin'in bu fikrini de öbürü gibi olanaksız, hatta saçma buldular.

Heykel ancak 29 yıl sonra Rodin'in düşlediği şekilde yerleştirildi. Rodin'in heykellerine bakıldığında açıkça sezilmekte olan dünya görüşü, hep ahlaki sorgulama ve cinsellik parantezine alındı. Burada üzerinde durulması gereken, onun eserlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısındaki burjuva cinsel ahlakının doğasını yansıtması değil, heykellerinde yaptığı deformasyon, ışık-gölge-mekan problemine yaklaşımı ve heykel sanatının temsili olandan soyut olana dönüşümü bağlamındaki rolüdür."


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Auguste Rodin heykeli “Thinker”

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet