Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Şubat 2014, 20:23   #1
Çevrimdışı
Amelia
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cennetlik adam




Bir gün Kâinatın Efendisi (asm) “Az sonra buraya Cennetlik bir adam gelecek” buyurdular. Herkes merakla beklerken, ayakkabıları sol elinde, sakalından abdest suyu damlamakta olan ensardan bir adam çıkageldi. Peşpeşe üç gün tekrarladı bu sözlerini Resûl-i Ekrem (asm). Gelen aynı şahıstı.

Abdullah bin Amr bin Âs’ı bir merak sardı. “Acaba bu zatın ne gibi özellikleri, vasıfları var ki, Cennetlik oluyor?” diye adamı takip etti ve görüşüp dedi ki: “Babamla tartıştık. Üç gün eve gitmemeye yemin ettim. Misafir kabul edersen sizde kalmak istiyorum.”

“Hay hay!” dedi ensardan o zât. Abdullah bin Amr (ra) her adımını, davranışını takip etti adamın. Çoğu insandan farkı yoktu yaptıklarının. Gece yattığında sabaha kadar sağa sola döndüğünde tesbih ve tekbir getirmiş. Dürüstlüğüne diyecek yokmuş adamın. Herkese faydalı olmak için de çırpınırmış. Bunların dışında dikkat çekici bir hâlini görememiş Abdullah bin Amr (ra). Sonunda gerçeği açmış. Cennetlik olduğunu öğrenince, aynı hareketleri kendisinin de yapabilmesi için böyle bir yola başvurduğunu söylemiş. “N’olur söyle! Seni Cennetlik yapan benim göremediğim özelliklerin nedir!” diye sormuş.

“Gördüğün gibiyim ben. Ayrıca şu özelliğim var: Ömrüm boyunca hiçbir kimseyi aldatmayı düşünmedim. Allah’ın ihsan ettiği imkânlardan dolayı da hiçbir kimseyi kıskanmadım.”

“Şimdi anladım” dedi Abdullah bin Amr. “İşte seni Cennetlik yapan özelliklerin bunlar.” (Tergib, 4:328.)

Dürüstlük, aldatmamak ve kıskanmamak! Gerçekten insanı Cennetlik yapan önemli özellikler.

Bütünüyle Kur’ân ahlâkına bürünen Resûl-i Ekrem (asm) o kadar dürüst, güvenilir idi ki, Abdullah bin Selâm gibi bir Yahudi âlimi, daha simasını görür görmez, “Vallahi, bu simada yalan olamaz, hile olamaz” deyip hemen Müslüman olmuştu.

Hasedin ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi sevapları yiyip bitireceğine dikkat çeken Efendimiz (asm), bu duygunun müsbete kanalize edilebileceğini anlatır. İki yerde haset, haset olmaz: Biri Allah kendisine mal vermiştir. O da malın hakkını verir, hayrını yapar. İkincisi de ilim sahibidir; ilmini öğretip durmaktadır kişi. “Keşke ben de onlar gibi olabilsem” diye imrenen, gıpta eden kimsenin bu davranışı haset sayılmaz.
Alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet