25 Nisan 2014, 03:02
|
#114 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Mürekkep lekesi, kağıt kesiği dolu ellerim.
Bugün günlerden Badem ve Yaşar.
Açıkcası, uzun zaman sonra huzurluyum diyebilirim.
İnsanlar çok tuhaf, tanıdığını sanıp tanıyamıyorsun.
Anladığını sanıp, zerre anlamadığını fark ettiğin gibi.
Zeyno evine gitti 3-4 günlüğüne, boşluğu hissediliyor.
Ev arkadaşından ziyade, ailem gibi oldu.
Aman nereden nereye geldi konu gene,
öyle bir yazasım gelmişti oysa ki, geldiği gibi de gitti.
Sadece güçlü görünmek ile güçlü olmak arasında fark varmış bunu anladım.
Yıkılmaz dağ değilmiş insan, bazen tükenebiliyormuş.
Yeter! diyebiliyormuş.
Durduk yere ağlayabiliyormuş.
Güçsüzlükten, acizlikten değilmiş, tükenmektenmiş.
Bazen böyle bağırmak istiyorsun, hani bağıra bağıra susmak belki de.
En yakınına gidesin geliyor, bazı sebeplerden vazgeçiyorsun.
Dostun desen, o da olmaz diyorsun.
Çünkü bazı şeyleri anlatmaya, üçüncü bir göz gerek bunu öğrendim.
Benim en büyük hatalarımdan biri,
Ki ben bu hatayı hiç telafi edemedim, edemeyeceğim de.
Bağlanmak, çok çabuk bağlanmak.
Aşk değil konumuz, dostluk, arkadaşlık vs.
Birine çok çabuk bağlandığını hissettirdiğin an ya bir şeyler kötü gidiyor.
Ya da o değişiyor.
Oysa ben ikisinden de nefret ediyorum.
Bazen sadece İzmir'e dönmek istiyorum.
Eskiden dertlerim, ah o dev gibi görünen pire misali deve dertlerim.
Şimdikilerin yanında sadece güldürüyor beni.
Acaba büyümek böyle bir şey mi?
Ya da insan acılarına gülmeden büyüyemiyor mu?
Sorular, sorular. NOT: Model - Sen O'na Aşıksın. Tam olarak, hüzün şarkısı gibi.
Pek sevmezdim bu tarzı ama tavsiye ederim, sözleri güzel.
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
| |