Çevrimdışı

Aşk hakkında yapılan araştırmalar tuhaf gerçekleri ortaya koyuyor. Uzmanlar aşkın kimyasal bir yapısının olduğunu ve bir hastalık olarak kabul edilebileceğini söylüyor. Gerekçe olarak beynimizde salgılanan Feniletilamin kimyasalı gösteriyor. Bu kimyasal salgısı olduğunda birine aşık oluyorsunuz.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aşık olduğunuzda beyninizde hızla dopamin ve noradrenalin salgısı başlıyor. İşte tam da bu nedenle karnınızda kramplar, kalbinizde çarpıntı, tansiyonda yükselme ve terleme oluyor. Zamanla, bu salgılar şiddetini arttırıyor ve iştah azalıyor, uyku düzensizlikleri başlıyor. Hiperaktif oluyoruz.

Aşık olduğumuzda serotonin hormonu hızla düşmeye başlıyor. Bu düşüş o kadar fazla oluyorki, obsesif kompulsif bozukluk yani takıntı hastalığı yaşayanlarla aynı seviyede kalıyor. Böylece, karşınızda ki insan karşı takıntı, kıskançlık, depresyon ve korku başlıyor.

Uzmanlar, aşık olmanın bir tesadüf olmadığını söylüyor. Aşık olmayı istediğinizde beyin bunu programına alıyor. Vücudunuz hızla koku yaymaya başlıyor. Bu koku sayesinde, erkek ya da kadın bu isteğe cevap veriyor. Yapılan araştırmalarda, ölüm ve korkunun daha fazla aşkı tetiklediği ortaya çıkmıştır. Buna göre, insanlar bu tarz duyguları yaşadıklarında çok daha kolay aşık oluyorlar. Bunun nedeni, korku ve ölüm olaylarında salgılanan hormonların aşk için salgılanan hormonlar ile aynı olmasıdır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Peki, tüm bunlar eşiğinde aşkın bir hastalık olduğunu söyleyebilir miyiz? Aslında tamamen doru olduğunu uzmanlar ispatlıyor. Her ne kadar hastalık kabul edilse de aşk yaşanması gereken ve bizi geliştiren bir duygudur.

Alıntıdır.