İntihar adında bir kadına âşık olmuştu bileklerim
Ne kadar kanasam da asla tatmin edemediğim
O şuh edalarıyla sol ayağını dünyanın vahşi batısına
Diğer ayağını ise doğu motiflerine uzatırdı
Arz-unun merkezi açılırken tüm ihtişamıyla
Ben gözlerindeki uzay boşluğuna bir nevi astral seyahatteydim
Ayrıca fevkalade sallıyordu 84 model eski kasa gezegenim
Mahkeme kararıyla burcunu değiştirme şansı
Çok değil daha geçen yüzyıl yıldızların ellerinden alınmıştı
Bu akışa hayatta dayanmaz denilen gözyaşı bendim
Direniyordu kirpiklerimdeki meteor yağmurlarına
Yüzümde gün be gün belirginleşirken gam sellerinin tahribatı
Birbirine teğet akan o iki kızgın nehirden ibaretti gözlerim
Ve telaş hâkimdi göğün asansörle ulaşılamayan katlarında
Güneş ile Ay kaldırırken aralarındaki haremlik-selamlığı
Islaklığından huysuzlanan Müsait Bir Yer Durağı’nda
El birliğiyle gökkuşağımızdaki renklerin namusunu kirletiyorduk
Çünkü dokunduğumuz her ne varsa
Her ne halt ediyorsak iyi niyet paravanının arkasında
Parmaklarımız çocuklukla neyi hesaplamaya kalkışıyorsa
Hatta mutlak değerimizin sıfırı tüketmiş yazgılarımız doğrultusunda
Gururunu ezerek attığı adımlar dahi görmezden geliniyorsa
-ki sıfırı tüketmek bu toprakları en derin anlatan
En dudak çatlatan deyimdir ya
Bizim için artık bir ifade özgürlüğünden farksızsa…
Farkı kim yaratıyorsa ya da kim arıyorsa
Her ne ise aranılan fark arzularımız O’nun yakınına bile ulaşmıyorsa
Terslik var demektir kurduğumuz sağlamasız ütopyada
Demektir ki cebir de kâr etmiyor bazen kâinatın tutarsızlığına
Anlamalı o vakit kimi rakamların toplamının herhangi bir sonucu olmadığını
Göğsünü göğsümün işlemsizliğine dayasan da
Hiçbir asal sayıya eşitlenemeyeceğimizi anlamalı…
Alıntı