| *Mahkum Seslenişler – Geceydi & Uçukmavi
duvarlar bilirim kelepçe sesinde küflü türkülerle dokunan*
ayazı, acılı tükenmişlikler zemherisi*
mahkum bir sestir içimdeki*
kendini saçlarına tel tel prangalamış*
ve zaman ölümdür*
akrebi yoklukla varlık arası*
gözlerinsizliğimde takılıp kalmış…
ve diyorum mahkum bir sestir içimdeki…*
prangası acıtır kanayan bileklerimi*
suçu özlemek olan her faninin*
feryadı kulaklarımda sus olur.*
ve zaman ölümdür*
azrailse sessiz bekler kan dinsin diye…
kelimeler, en acımasız halleriyle sırıtıyorlar acizliğime*
her cevap bir cinayet sebebi,*
her sual bir intihar olurken soru işaretlerinde*
en avaz çığlıklarıyla gömüyorlar şiirleri*
şairler ecel olup ölüm bakıyorlar*
ve dilim kendi kıyımında tüketirken zamanı*
hüzünler bırakılıyor suskunluğumun üstüne*
ama noktası konulamıyor aşkın*
her bakışa bir virgül atıyorum*
her acıya üç nokta…
ve işte mahkum bir sestir içimdeki*
anlamsızlaşmış alfabe kırıntılarını*
sayısı belirsiz noktalarla biçimlendiriyorsa*
karşı kıyıda duran martı, kanadını bu sefer*
hüzün dolu kaldırmıyorsa*
ve karanlıksa yine gece*
kimse bilmez*
yalnızlığımın sensizliklik olmadığını*
şimdi sallanan sandalye*
idam sehpası haşmetindeyse*
korkmuyorum zamandan*
keşfedilmemiş sırlar sakladım içimde*
ve şimdi biliyorum ki*
ne ben, ne sevdam*
asıl zamandır ölümlü olan…
ve zamana yenik bir aşkın tam göbeğinde*
yanyana durur akrep ile yelkovan*
bir yanda yalnızlık türküleri söylenir*
benimse şiirler geçer aklımın kalabalığından*
“ölümdür yaşanan tek başına*
aşk iki kişiliktir…” der şair*
oysa ayrılık da öyledir..!*
giden cellat olur kalansa kurban*
ve bu defa aşktır tek başına yaşanan*
ölüm iki kişiliktir*
biri cellat diğeri kurban..! |