Gazze çarpıntilari - ferman Karaçam
"Söz dokuz boğumdan geçer" derdi babam*
Oysa benim hiç sözüm yokmuş meğer*
Granitten ses geldi*
Demirden, taştan, mermerden ses geldi*
Elimle ve dilimle dokunamadığımdan beri*
Üstüme kanlı bebek ölümleri dökülürken*
Yolumun dikenleri dile geldi*
Kaldım öyle, geçemedim*
Hicran ve küf kokan bu viraneden
Örtün üstümü simsiyah bir kefenle*
Aynalar görmesin beni*
Baharlara değmesin başım*
Anneler keremini öpemezken eskisi gibi*
Ben çırılçıplak bir zillet içindeyim hala
Üç yaman kahpe çeliktenmiş anladım bunu*
Biri kadimeden kan pıhtısı*
Korku cellâdı öteki*
Bir diğeri dev aynası*
Bunların ortasından güpegündüz çocuk cesetleri yağarken*
Bebek vücutlar yırtılırken parça parça*
Sonra yan yana dizilirken eksilmiş küçücük bedenler*
Benim hiçbir sözüm yokmuş meğer*
Pazularım erimiş*
Kaburgalarım sökülmüş*
Vicdanım ezik bir böceğe dönmüş
Gene de dönüp dönüp*
Bozguna uğramış çiğdemlere bakıyorum*
Çiğnenmiş başaklara dönüyorum yüzümü*
Boyunları kırılmış papatyalara su veriyorum*
Ortasından ikiye bölünmüş bir Şehit cesedi için*
Kırıntıları kalmışsa öfkemin ve kardeşliğimin*
Ve Ebabillerin kanatları kopmamışsa hala*
Kalbime dönüyorum
"Söz dokuz boğumdan geçer" derdi babam*
Kalbime dönüyorum buğz için*
Ve yaralı bir Güvercin gibi*
Kalbimi öpüyorum*
Sıcak ve kanlı*
Ferman KARAÇAM |